Baba / Halil Şerbet
Hani bana hep öğüt verirdin, “alma” derdin!Bana ait olmayanı bugün aldım baba…“Kul hakkından bir dirhem dahi çalma” derdin!Bugün felekten bir gün çaldım baba… Kendi halimizde oturduk garip kuş gibi,Ne ekmeğim…
Hani bana hep öğüt verirdin, “alma” derdin!Bana ait olmayanı bugün aldım baba…“Kul hakkından bir dirhem dahi çalma” derdin!Bugün felekten bir gün çaldım baba… Kendi halimizde oturduk garip kuş gibi,Ne ekmeğim…
Ey yar dağıtma Sümbüllerimi,Leylakların arasından zor topladım.Estirme gonca bahçemin güllerini,Onları gül-ü yare sakladım.İncinme hemen,Sevdanın bahçesinden senin için,Nergis kokulu çiçekler sakladım.Ne de hoş sevdaymış bu,Ey yar ,Senin sevgini beş iklim son…
Şimdi her yer harabe, yıkık bir deSöz baykuşlara emanet dört bir yanda Korku surları yükseliyor ufuklardan nicedirNicedir çeşmelerden bulanık akıyor sular Bu hengâmeyle giderken devran kendi yolunaCefayı ve kahrı yüklenmiş…
Kör gözler, sağır kulaklar el ele bahtiyar Elbet her şeyin mahdut bir vakti var Son basamakları çıkıyor, genç, ihtiyar Hazin gurbette çığlık, kimin umurunda ... Garip, yalnız geceler, soğuk ve…
-Göklerin kapısında Nur ve Feyzi- Güneş, Karadağ ile Hacı İbrahim dağı arasından altın gibi başını uzatmış, üçüncüleri Allah olan iki yolcuya göz kırpmaktadır. Kalplerini birbirlerine rapteylemiş, Peygamber (sav) in ayak…
içimde demirden kocaman bir pencereve kalbime saplanan parmaklıklar küçüle küçüleaydınlığa açılan bir kapıdan çıktımüzülme!daha önce de ayrıldık seninle.. nereye gittiğimi bilmeden yürüdümiçimde bitmeyen kavimler göçükaç gün sürdü, kaç sürgün..sarı çiçeklerden…
Sanırım ben yazmaya bağımlıyımYapamıyorum onsuzYa da bir tuzağa düştümYapamadığımı sanıyorum onsuz Yazmak şeytanın bir oyunu mu?Anlayamadım henüzBelki de beni okumaktan uzaklaştıranDost sandığım bir düş Okumayıp yazmak ne de kolay bir…
Bir İstanbul silueti gözbebeklerimdeBalzac'ın kalemi dolaşsaBu yerlerde Yitik kelimeler sayfalarda sıkışmışRüzgâr okuyorRüzgâr dokunuyorSatırlardaYitiğime Eski zamanlarda yaşamış bir yazıcı köleElinde papirüslerAklında aşkımKalbinde benÇırpınıyorumÇaresizce Nilüferlerin arasındaBir geceYürürken sessizceHanımeli kokuları gelirBir meltem kanadında…
Zamanın kalbine fısıldıyorum bir dilek tutarakSonbaharın gülümseyen bakışlarında.Bir çocuksu kalp çarpıyorKalbimin hemen yanı başındaDupduru…Zamanın kalbine fısıldıyorum bir dilek tutarakBir yakamoz şefkatiyleDüştüğünde denizime.Gelgitler okşuyor sonraMerhametin saçlarını,Elleri titreyerek…Zamanın kalbine fısıldıyorum bir dilek…
ElaŞimdi ben sana Ela dedim yaGökkuşağının tüm renkleriKıskanır seniİçlerinden atmak için arar dururlar Oysa Sen renkler ötesiOysa Sen güneş/e tutul[m]ası Bu kadar âşikarkenAnlamazlar, göremezler kiTutamazlar seniYok edemezler ki…Kafdağı'nın ardına da…
Yansa da Yüreğim Bana memleketimi geri verinYeniden ümit çiçekleriMenekşe, gül, lale..Cıvıl cıvıl kuşlarEksik olmasın ruhumdanRengârenk dört mevsim Bana memleketimi geri verinMavisiz kalan yaşamlar üstüneİçimde büyüyen acılar üstüneD/okunsun yeniden şarkılar, türküler..Beklesin…
abûset gibisin ne tenkitin tenkit nâ doludur ima'nbu meczup kelamı hüsnühat bilirsinne terkipin terkip nâ gülüdür gümangülerim dersin de abûset gibisin Mahrutî
Mahalle arasında maç yapan çocukların sesini bastıracak kadar kuvvetliydi annemin sesi. -Yeter artık akşam oldu eve gel. Daha bu ilk seslenmeydi ,gelinir miydi hiç? Beşe kadar yolu vardı bunun…
Bir adam umudu bulduVe karşılıksız bıraktı insanların gözlerindeBakışlar keskin bir susturucuHerkes gördü bahar çiçeklerini birindeAdam sakince yere bıraktı onuElleri bembeyaz yüzündeGitgide kırıştığını fark ettiÖmrünün serverliğindeO da yıllardır amacını arıyorduOysa ne…
Takvimler döküldü yaprak yaprak, zaman değiştiSaçlarıma düşen akta imtihan değiştiEvhamlar çaldı huzurumun nikabınıTükendi nev-baharım derman değişti Güveler sardı ruhunu zamanın, an değiştiGönülde vicdan, akılda izan değiştiİhanet sarmalında işlendi bu cinayetŞaştı…
İçi boş şeylerin arasından usulca ayrılıp sessizlik arar kalbiniz bütün boğulmuşluklara inat! Zamanın ve mekânın içerisinden ustaca sıyrılıp dingin bir koyak arayışıdır belki de bu. Söz denizi bitmiş…
Mavinin en açık tonundan en koyu tonuna doğru uzanan denizin kenarında, irili ufaklı taşlarla arkadaş olmuş kumsalda uyuyorum ben. Taşların sıcaklığı bedenimi tatlı tatlı yakarken gözlerimi açıyorum. Denizin tuzlu suyu…
..Hani şöyle sımsıkı sarılsam..sana dair tüm hasretim,kollarımın arasından akıp gidecek gibi..Senden uzakta geçen zamanın telafisi olacak,zaman sanki bıraktığımız yerden devam edecek gibi..Sancılı sürecin açtığı yaralar,izler kaybolacak..Ruhumdaki tüm boşluklar kapanacak,kalbimde kelebekler…
Eskiden cüzdan falan yoktu çoğu insanda. Ya da vardı da zenginler içindi öyle şeyler. Bizim gibi fakirler, olan biten üç-beş kuruşunu ya koynunda, ya boyunlarına astıkları veya kuşağının kıvrımlarına yerleştirdikleri…
Rabbim! Dedi:Sustu, kış yaprağına düçarKar çiçekleri, ağladı.Oyuklar oyuldu tırnakla.Zemheri üçe bölündü:Üçüncüsü, direndi şafağaAylar hep ve hiç yirmi sekizYıldan ikisi eksik ve fazla.Rabbim!Bütün arda kalan iki ve üçlerHep beyaz yazmaya mı…