Hapishane Müdürü İngilizce adıyla The Warden, Nima Javidi’nin yönettiği 2019
yapımı olan bu film 1960’larda bir hapishanede geçen olayları konu alır. Navid
Mohammedzadeh ile Parinaz Izadyar bu filmde biri vıcdanı biri otoriteyi oynamaktadır. Bu
filmde havaalanı inşaatı münasebetiyle boşaltılması gereken bir hapishanede görev yapan
müdür ve bu hapishaneden kaçmak isteyen bir mahkumun etrafında oluşan olaylar dile
getirilir. Hapishane müdürü olan Binbaşı Jahed tam anlamıyla suç vicdan ve otorite temaları
arasında kalan bir karakteri oynamaya çalışır. Disiplinli ve tavizsiz olan hapishane müdürü
vicdanı ile terfisi arasında seçim yapmak zorunda kalan bir karakteri oynamaya çalışır.
Menfaatin ön plana çıktığı anda insan vicdanının gerektirdiğini yapabilir mi, bir insan
menfaati ile vicdanı çakıştığında hangisini tercih eder yönetmen bu iki olay üzerine filmi
kurmaya çalışır.
Film başlı başına bir karakter çalışmasıdır film klostrofobik olarak başarılı bir şekilde
yansıtılmıştır. Hapishanenin karanlık odaları simsiyah duvarlar çok güzel bir şekilde ele
alınmıştır. Filmde kullanılan renk paleti ve ışıklandırma dönemi yansıtacak şekilde
seçilmiştir. Binbaşı Jahed rolünü oynayan Navid Mohammedzadeh, performansı önceki İran
filmlerinden hatırlayacağımız üzere ön plana çıkar. Diğer oyuncularla beraber filmdeki gergin
hava her zaman heyecanını korur
İnşaat çalışması başlatılır o arada bütün mahkumlar başka hapishanelere gönderilir ve
en son sayım yapıldığında bir mahkumun olmadığı anlaşılır. bu mahkum boşaltılmak üzere
olan hapishanede saklanmaktadır. Başka hiçbir mahkum yoktur hapishanede. Diğer
mahkumlar başka hapishanelere gönderilmiştir. ve bu sırada hapishane müdürünün terfi
mektubu gelmiştir. Terfisini alacakken hapishaneden kaçan bir mahkum olayının çıkması
geleceği için hiç iyi bir çalışma olmayacaktır. Hapishane müdürü koca hapishanede bu
mahkumu bulmaya çalışır.
Film zaten izleyiciye sürekli kaçacak mı sorusunu sordurur. Ya da ne zaman mahkum
bu hapishaneden kaçacak sorusunu hep zihinlerde sordurur. Filmin trajikomik bir sahnesi ise
darağacı yapmak istemeyen İranlı bir mahkumun hapishane müdürü ile giriştiği tartışma
kayda değerdir Zira bu marangoz darağacı yapmak istememektedir. Ama müdür bunu illa
yapmak zorundasın yoksa olacaklardan sen sorumlusun büyük bir yaptırımla ve zorbalıkla
mahkuma darağacı yaptırmak ister ama mahkum bunu kabul etmez.
Mahkumun kaçma girişimi filmin en kritik en önemli olay örgüsüdür. Kaçış özgürlük
arayışının bir sembolü gibi durur karşımızda. Kaçan mahkum sadece fiziksel olarak mental
olarak değil aynı zamanda otoriteden siyasi rejimden baskıdan kaçışı da temsil eder.
mahkumun kaçışı aynı zamanda adalet ve özgürlük kavramlarının ne kadar kırılgan olduğunu
gözlerine sermektedir.
Hapishanenin yerine havaalanının yapılması aynı zamanda toplumun modernleşme ve
değişim taleplerini simgeler eski sistemin yıkılması ve yenisinin inşa edilmesi arasında bir
geçişi temsil eder. Hapishane ve havaalanı eski yeni çatışması üzerine kurulmuş çok önemli
iki semboldür. Havaalanı toplumun ilerlemesi gerektiğini eski düzenin artık ortadan
kaldırılması gerektiğini bizlere sunmaktadır.
Vicdan mekanizmasının çokça yer verildiği bu filmde, yönetmen ayna metaforuna da
yer vermektedir. Jahed, zaman zaman aynalarla ve yansımalarla yüzleşmesi aynanın önüne
geçip konuşması bu içsel sorgulamalar aslında vicdanın sesidir. Ayna ve vicdan metaforu
kişinin kendi içiyle yüzleştiği andır. Filmde öyle alınan diğer bir sembol ise kapı ve kilittir.
Kapılar geçişleri ve sınırları simgelerken kilitler kontrolü ve gücü temsil eder. Ama yapılacak
olan havaalanı bu gücü ve kontrolü yerinden oynatır ve modernleşmenin önemini dile getirir.
Mahkumun kaçışı hapishane müdürünün kariyer hayatını değil bunun yanında içsel
evrenini de sorgulamasına sebep olur. Kaçan mahkumun idam cezası almış olması hapishane
müdürünün vicdanı ile görev sorumlulukları arasında sıkışıp kalmasına yol açar. Bir yandan
görevini yerine getirmek zorunda olduğunu hissederken öte yandan kaçan mahkumun hayatta
kalmaya gayretini anlayışla karşılar. Bu da onun vicdanı ile mesleki mesuliyetleri arasındaki
gerilimi arttırır. Film ilerledikçe mahkumun bulunmaması kendi vicdanını sorgulamasına yol
açar ve hapishane müdürünün içsel olarak ne kadar derin olduğunu ve film ilerledikçe bu
yolculukta ne kadar karmaşık bir insan olduğunu gösterir.
Müdürün üstünden hiç çıkarmadığı üniforma onun ne kadar disiplinli aslında o
üniformanın kişinin kendi vicdanını nasıl örttüğünü gözler önüne sermektedir. Bazen devlet
erki kişinin vicdanının öne çıkmasını engeller. Bu filmde de üniforma Jahedin vicdanını
örten bir nesne olarak karşımıza çıkar
Peki mahkum kaçtı mı kaçmadı mı darağacında asılmayı bekleyen bu mahkum. İdam
cezasına çarptırılmış ve idam gününü beklemektedir. Kaçan mahkumun idam cezası olması
hapishane müdürü üzerinde baskıyı da arttırır. Eğer mahkum kaçarsa hapishane müdürünün
kariyeri tehlikeye girer. Peki mahkum nasıl kaçtı açık görüş gününde eşinden siyah ayakkabı
boyası isteyen mahkum bunu ne için kullandığını filmin sonunda anlayacaksınız. Bazen dar
ağaçları özgürlüğün kaçış rampaları olabilir. Bunu da filmde görüyoruz
En son hapishane müdürü, mahkumla göz göze gelmesi belli bir süre durması
vicdanın menfaatten daha önemli olduğunu göstermektedir. Hapishane müdürünün otoriteye
olan bağlılığı ile insani değerler arasında sıkışıp kaldığı noktayı temsil eder. Film boyunca bu
kaçak mahkumla kurduğu zihinsel ve duygusal bağ aynı zamanda kendi içsel
sorgulamalarının da bir yansıması olduğunu gösterir.