Huzurun bir rengi var mıdır varsa hangi renktir bilemiyorum ama eğer rengi varsa bana mavi gibi geliyor. Üzerimizdeki gök kubbeye bakınca açık mavi, yeryüzüne denizlere bakınca koyu mavidir. Bazen bu mavilikler arasında kaybolup gidiyorum. Gökyüzünden ve denizlerden ellerime bir avuç huzur alsam görüyorum ki maviden eser yok. Huzur da böyle bir şey olsa gerek sizi çepeçevre sarar ama renginizi değiştirmez.
Huzur dalgalı bir denizde sakin bir ada gibidir. Adanın büyüklüğü küçüklüğü önemli değildir. İçinde hırçın dalgalar barındıran hiçbir zaman kendine bir yol bulamaz. Hangi felaketten çıkarsan çık ama felaket içinde ise huzuru bulamazsın.
Huzura ekmek gibi su gibi muhtacız. İnsan meyve yemeden yaşayabilir ama ekmeği ve suyu yoksa her an ölebilir.
Hiç kimsenin yanında fazladan bir huzur bulunmaz ki sana versin. O her zaman seninledir. Sen nereye gidersen o da seninle gelir.
Huzur bir yerde satılmaz hiçbir şeyle alınmaz. O senin yaratılışında sana verilen emanettir. Emanete sahip çıktığın sürece huzurun bozulmaz. Sen kovalamadıkça huzurun kaçmaz.
Yaratılışındaki güzellikleri kirletmediğin sürece her şeyi tebessümle karşılayabilirsin. Huzur doğduğumuzda da öldüğümüzde de aynı olmalı ki gerçek huzuru bulmuş olalım. Doğduğunda bir kundakla annenin kollarına verildiğinde annen huzura ermişti, öldüğünde ise bir kefenle toprağın bağrına teslim edildiğinde sen de huzura ereceksin.
Huzuru, annenin ellerinden tuttuğunda, güveni, babana dayandığında bulduğunu söylüyorsun. Şimdi onlar yok ama sana verdikleri güzellikleri yaşatmaya devam et ki aynı güveni ve huzuru kendinde bulacaksın.
Birilerini şikâyet etmekten vazgeç biraz sabırlı ol, bak her şey aslına dönecek. Hani minik bir bebekken annenin gözlerini, gözlerinle buluşturduğunda ona küçük bir tebessümünle dünyaları verirdin. Sende annenin kokusunu hissettiğin sürece sakin olurdun. İşte bu huzur denilen şey masumiyetin yitirilmesiyle seni terk eder.
İnsan geçmişin acılarıyla geleceğin endişesiyle yaşarsa huzuru bulamaz, huzur bu günü güzel bir şekilde yaşamandadır. Kaygılarının peşinde sürüklenme azmet ve bir kürek bul, o zaman kayık seni bulacaktır.
Huzuru bazen dağlara bazen de kendine sığındığında hisseder ve yaşarsın. Huzursuzlar topluluğuna uğradığında orada fazla kalma yoksa seni kendilerine benzetirler. Huzuru üç vakte, beş vakte sığdırmaya çalışma aç ellerini bütün vakitlerine huzur dolsun.
Başkaları seni huzursuz ettiğinde onların gerçek yüzünü gördüğün için şükret. O huzursuzların havasını teneffüs etmeyeceğin limanlar bulmalısın belki de liman kendin olmalısın. En büyük liman seni yaratanın yanıdır. Onun kapısından ayrılma üzülsen de sevinsen de o seni görür sende görebileceğin bir yerden ona bakmalısın.
Her sıkıldığında iç sesini dinle vicdanının seni sükûnete davet ettiğini göreceksin. İnsan ya huzur vermeli ya da huzur bulmalı eğer ikisini de yapamıyorsa kimseyi huzursuz etmemeli.
Huzur yurdunu terk edene kadar onun kıymetini bilemezsin bu yüzden huzur bulduklarının kıymetli olduklarını unutma. Huzur çok güçlü bir duygudur o yüzden bozulmaz, ya vardır ya da yoktur.
Kimisi huzuru bir evde kimisi evi olmasa da bir eşte arar iyi bir eşin ve iyi bir evin varsa oradaki huzurun yavruların olur.
Sakin insanlar ve sakin şehirler istiyorum. Kalbim kırıldığı zaman, bir başkasının kırılan kalbi karşısında ne kadar sakin isem o kadar sükûnet istiyorum. İnsanlar sadece bildiği konularda konuşsa dünya ne kadar sakin olur değil mi? Belki kıyamet bile bu yüzden kopmaz hatta burası cennet olur.
“Hayat bir mücadeledir” diyenlerin huzuru bulması neredeyse imkânsızdır, çünkü mücadele başkasını ezmenin yolunu açar. Hayat dayanışmadır, karşındakini mutlu edersen o sana huzuru hediye eder.
Dünyayı cehenneme çevirdiğimiz günden beri, huzuru hep ufuklarda batarken gördük.
Gönlünü daraltan her şeyden kalbini temizle. Huzur kalbin ev sahibidir oraya başka kiracıları kabul etmez. Huzur, bir kalp de haset, kin ve nefret ile beraber yaşayamaz böyle bir durumda orayı ilk terk eden huzur olur.
Tavırlarımızı diğer insanlara göre ayarlarız ama huzur, “ Herkes iyilik ettiği sürece, biz de iyilik yaparız. Ama başkaları eziyet edince, biz de buna eziyetle karşılık veririz” demek değildir. Kendileriyle dostluk kurulamayan kimselerde hayır yoktur.
Samimiyet huzurun kapısıdır her ne olursa olsun o kapıyı terk etme. Samimiyeti elinden bırakma eğer onu bir sefer bırakırsan bir daha bulamazsın. Samimiyet kişinin hal ve davranışlarına yeni bir anlam yükler. Yükün samimiyetse onun ağırlığını hiçbir zaman hissetmezsin. Samimiyetle geceleyen kalbin sahilinden sabahında inci mercanları toplayabilirsin.
Ağzından dökülen her kelimen düştüğü yere hayat veriyorsa sen huzura ermişsin demektir.
Sevindiğinde hep şükret, üzüldüğünde şükrün sabine iltica et. Güzel gören güzel düşünür güzel düşünen huzuru büyütür. Huzur, kartopu gibidir geçtiği yerleri yıkarak değil daha da çoğalarak ilerler. Huzur, yağmur gibidir her yere yağar herkes nasibine düşeni alır.
Huzur kendisi ihtiyaç içerisindeyken kardeşini düşünmektir.
Huzur saklı bir bahçe gibidir meyvelerini herkese vermez, verdikleri ise yeniden doğar. Huzursuzluk ise virane bir vadi gibidir oraya ne ekersen ek nefret biçersin. Orada yetişenler kendisini herkese ikram eder, ikramını kabul edenler ise her gün ölür.
Huzur, ölüm gibidir sana geldiğinde bütün acılarını alır.