İlk Liman Anne / Vahit Göz

Bazı insanların bulundukları yere ait olmadıkları kanaati vardır. Bunun için en bilinen ifade ‘bu dünyanın insanı değil ‘ dir. Ben Anneler için bu düşünceyi taşıyorum. Bilmiyorum nedendir ama anneler, ayrı, özel ve çok farklı donanımlara sahip varlıklar. Bu bakış açımdan olsa gerek annelerin yaşadığımız dünyaya ait olmadıklarını düşünüyorum.  Belki de işin başından beri dünya, annelerin sadece iyiliği, güzelliği, sevgi ve şefkati temsil edip bu özelliklerini de diğer canlılara göstermeleri için gönderildikleri bir yer olduğunu düşünüyorum. Bu düşüncelerin, bir çoğumuzda ‘evet doğru olabilir ama babalar ya da tüm insanlar da bu dünya hayatında geçici’ dediklerinizi duyar gibi oluyorum.

Anne, sebepler aleminde bir canlının ortaya çıkmasında çok önemlidir. Bu bilgi herkesin kabul ettiği bir kural. Anne, sadece kendi gibi bir canlının oluşmasına ev sahipliği yapmakla kalmaz, onun tüm ömrünün temel taşlarının diziliminde de önemli bir rol oynar. Anne basit anlamda bir taşıyıcı, bakıcı değildir. Anne, her birimizin hayata bakışımızı şekillendiren önemli bir teleskoptur.

Anne sevgisi alan canlılar ile bu sevgiyi al(a)mayanların bugünkü bilimsel verilerdeki yansımalarına bakıldığında, sevgi deposunu doldurmuş bireylerin normal yürüdükleri, bu deposu dolmamış yada boş olan bireylerin ise sağa sola yalpaladıkları, destek değnekleri kullandıklarını rahatlıkla görebiliyoruz. Bu temel bakış açısında bile annelerin ne kadar olmazsa olmaz varlıklar olduklarını kabul etmeliyiz.

Annelerin gönül bahçelerinde en sert kayaların kumlara, toprağa dönüştüğü, en soğuk aysberglerin ise ab-ı hayat gibi eriyip yürekleri yumuşattığına, serinlettiğine şahit olabiliriz. Anne kalbi toprak gibi ne ekilirse fazlasıyla karşılık verir.

Çoğu kez bu değeri görmezden gelen yavrular ise annelerin şefkatli göğüslerinde yine de kendilerine her daim bir liman bulabilirler. Sığınılacak liman olmaları belki de onları anne yapıyor.

Her çocuğun anne gibi bir limana ihtiyacı vardır. Bu liman sadece çocukluk ve gençlik dönemlerine özgü değildir. Büyüdüklerinde başka limanları olsa bile yine de ilk limanı yani anne şefkati gibi olmadığı söylenebilir. Bir çoğumuz umarım bu limanın farkındayızdır. Büyüdükçe farklı farklı limanlara yelken açılsa bile anne limanının boşluğu hep olacaktır. Anne limanı insanın, gönlünün en kıymetli köşesinde yerini bulmalı.

Annesini kaybetmiş ya da annesiyle yeterince birlikte olamamış bireylerin kalplerinin bir kanadı hep kırık olmuştur. Annenin elleri ayrı bir iksirdir, omuzu ayrı bir terapidir, kucağı ayrı bir kuş tüyü rahatlığıdır. Anne, on parmağında on marifet gizlenmiş bir varlıktır.

Anneye duyulan özlem, yazılan söz ve şiirler, bestelenen türkü ve şarkılar özellikle Ortadoğu kültüründe yerini çok üst perdeden almıştır. Bu bile bence yerine göre azdır.