Sabahtan beri şehri yukarı aşağı yürümüştü. Ayakları artık onu taşıyamayacak hal almıştı. Parkın tenha köşesine çekilip oturdu. Etrafını izlemeye koyuldu. Bu şekilde bir süre dinlenip nefesini toparladı. Şimdi tükenmiş bütün ihtimaller karşısında yeni bir çare düşünmeliydi. Günlerdir kendisi ile bütünleşmiş adeta bedeninin yerini almaya başlamış elbisesinden bir parça koparıp dişlerinin arasında ezerken düşündü. Ah ne büyük budalalık, açım deseydim diye düşündü. Kendini yukarı aşağı savurmak yerine yardım evine gitmediği için pişmalık duydu. Derin bir nefes aldı. Yine de ne kadar onurlu bir beyfendi gibi sokaklardan geçtiğini söyledi kendine. Fakat bedenin bir lokma ekmeğe olan ihtiyacı çok daha büyüktü. Onuru, karnını doyurmaya yetmiyordu. Kendi ile olan savaşı son bulmuyordu. Bu çektiği acı sadece açlık mıydı? Yoksa budala oluşuna mı kızıyordu? İnsanı zayıf düşüren, düşünme yetisini kaybetmeye zorlayan tek şey açlık mıydı? Bu savaşın sonu yoktu. Yeni bir şeyler düşünmeliydi. Çaresizliğini itiraf edemezdi. Hem aç olmanın kendisinden başka kime ne zararı vardı ki. Fakat bu açlık artık dayanılmaz hal almıştı. Onurunu,insanın kendini yiyip bitiren bir canavara döüştürmemeliydi. Sıradan ama onurlu her insan gibi düşünmeyi öğrenmesi gerekiyordu. Yazdıkları ile bir gün üne kavuşacağına inanıyordu. Ve inanç mutlaka beklediğini ona verecekti. Fakat tükenmiş bir adam için ünlü olmak gereksiz bir istekti. Önce vücudunun ihtiytacını vermeliydi. Düşünebilmesi için midesinin sakinleşmesi lazımdı. Bilseydi belki de, param yok pulum yok şarkısını söylerdi. Onuru canavarlaşmış bir adamnın bunu yapması beklenilemezdi. Şarkıda olsa asla ağzına almazdı. Aksine çaresizliğini anlatacağı endişesinden bu şarkıyı bilen birine dahi denk gelmek istemezdi. Ve canavarlaşmış onuru, ansızın gelen küçük bir yardımın etkisiyle karnını doyuracak ve çalışma fırsatı verecek bir gemi yolculuğuna sürükledi.
Iyi akşamlar bu hikayede analiz yapan arkadaşlarında ifadeleri ve fikirleri var. Sadece benim eserim gibi görünmesi haksızlık olmaz mı? Lütfen yanlış anlaşılmasın gönül kırıklığına sebebiyet vermemek için affınızı isteyerek soruyorum. Yayınlanması çok mutlu etti beni. Çok teşekkür ederim.
Derya HEKİM