“Şimdi Olduğum Yerde”
Sıkıntılar karanlık geceler gibiydi. Her gün güneş doğuyordu ama gün doğmuyordu. Işık bir türlü gelmiyordu. Mehmet yirmi beş kişlilik koğuşta beşinci yılını doldurmuştu. Korona sebebi ile ailesi ile yüz yüze görüşmek de mümkün olmamıştı uzun bir süre. Telefonda da olsa onların seslerini duymayı büyük bir nimet bilip hamd ediyordu Allah’a. Yatsı namazından sonra biraz ders yaptılar her zamanki gibi. Dersler karanlık mekanlarda içlerine huzur veren saat dilimleri idi. Ama her şeye rağmen içerde olmak, aileden uzak olmak, özgürlükten mahrum olmak zordu. Zaman zaman ansızın bastıran hafakanları dağıtmak hiç de kolay olmuyordu. Mehmet başını yastığa koyunca yine dualarını okumayı ihmal etmedi. Gece kalkıp namazını kıldı yeniden yattı.
Rüyasında Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem koğuşa gelmişti. Ama koğuş farklı bir yerdeydi. Etraf mahşer gibi çok kalabalıktı. Heyecanlandı Mehmet. Ayağa kalktı ve beklemeye başladı. Gözlerini Allah Resulünden alamıyordu. Allah Resulu insanların önünde bir yerde durdu ve tebessüm ederek, “İçerde yatanlar bir adım çıksın” buyurdu. Mehmet’in de tanıdığı bir çok insan kalktı kalabalıklar arasından bir adım öne çıktı. O an Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem öne çıkanlara hitaben;“Hepiniz şefaatime nailsiniz.” dedi. Sonra kalabalıklara dönerek yine seslendi ve bu sefer “Bunların aileleri de öne çıksın” dedi. Kalabalıklar arasından büyük küçük bir çok nur yüzlü öne doğru ilerledi. Efendimiz onlar için “Sizler de şefaatime nailsiniz” buyurdu. Mehmet pür heyecan izliyordu olanları. İçinden kendisinin de çağrılmasını geçirmişti ki Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem yine seslendi. “Sizler ve içerdeki insanların ailelerine destek olanlar da çıksın öne, onlar da şefaatime naildir”, buyurdu. Mehmet’in içine güneşler doğdu adeta. Uyandığında tarifi imkansız bir mutluluk içindeydi.
Herkes gördüğü rüyayı kolay kolay anlatmazdı koğuşta. Koğuştan bir şekilde çıkıp başka koğuşlardan arkadaşları ile görüşünce bir arkadaşın rüyası diye anlatırlar ve insanlara moral olsun isterlerdi. Ancak Mehmet çok fazla dayamadı ve rüyasını koğuş arkadaşları ile paylaştı. Koğuş bir anda pozitif enerji ile doluverdi. Gözyaşları içinde şükürler edildi. Kimi Mehmet’e sarıldı onu tebrik etti.
İlk telefon görüşmesinde Mehmet rüyasını kızına anlattı. Arya da çok sevinmişti. Boğazı düğümlendi bir süre konuşamadı. Babasının sesini hiç bu kadar coşkulu duymamıştı kaç yıldır. Mehmet kızının duygularını anladığı için konuşmaya devam etti. “Bana selam iletenlere selam eyle. Hepsini duama dahil ediyorum. Ümitsiz olmasınlar. Biz mükafatı ahirette alınacak bir müjdeyle serfiraz olmuşuz. Dua eder dua beklerim. Siz ümitli olun ki biz de olalım.”
Arya telefonu kapattı. Birden dünya atlası geldi gözlerinin önüne. Denizler, karalar, nehirler… “Hangi tarafta olmak istersin?” diye bir ses duydu. Arya hiç tereddüt etmeden, “şimdi olduğum yerde” dedi.
eminosmanuygur