Sumakata / Nazif Özaslan

Yaşadığım şehir Varşova’da o kadar çok sumak ağacı var ki parklarda, bahçelerde, yol kenarlarında her an karşılaşmak mümkün bu güzelim ağaçla. Sumak, sonbaharda sararmak yerine alevli bir pembe turuncuya döndü ve bu rengiyle şu an en fark edilirağaçlarından biri oldu şehrin. Meşhur ” Merdiven” “Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller” mısrası en çok sumak ağacının alev turuncusu dallarında çiçek açıyor şimdi. Ama sanki bu şehirde çoğu kimse sumağın ne tür bir bitki olduğunun çok farkında değil gibi.Ağaçlardan sumak toplayanı görmedim. Salkımlar dallarda olduğu gibi kalıyor ve sonbaharda ağaçların üstünde çürüyorlar.



Sumak baharat olarak kullanılan bir bitki veya ağaç aslında. Geçen elimde üniversitenin bahçesinden koparttığım bir salkım sumağı kütüphaneciye gösterdim. Ben söylemeden “sumak” dedi. Türkiye’de bundan güzel baharat yapılıyor deyince şaşırdı. Burada sadece süs ağacı olarak yetiştiriyorlarmış. Sumaktan ekşi yapıldığını söyleyince o daha çok şaşırdı. Çok lezzetli bir ekşi dedim. Benim mutfakta her zaman ablamların kendi bahçelerinden yapıp gönderdikleri bir iki şişe sumak ekşisi ve bir iki kavanoz toz halinde baharatı bulunur dedim. Dolma ve salatalarda çok güzel olur. Bu sene burada mahalledeki ağaçlardan biraz toplayıp kaynattım, bir küçük kavanoz ekşi yaptım. Birkaç salkım kuruttum. Arasıra “sumakata” yapıyorum.

Sumakata benim verdiğim bir isim, bu arada. Limondan limonata oluyorsa, sumaktan da neden sumakata olmasın. Gerçi “u” ve “a”‘nın birbirini takip edişi uzak doğu sporları ismi gibi bir sese dönüştürüyor sumakata’yı. Olsun. “Heeey, sumakata sumakata heeyt. Çek bir sumakata… Liomanata değil sumakata sumakata”… kata”… Belasını arayan birisinin bağırışlarında sumakata sesi…

Her neyse, şaka bir tarafa, sesi neyi çağrıştırırsa çağrıştırsın ama rengi enfes bir renk, tavşankanı çay renginden biraz daha açık. Ekşisi insanın hoşuna gidecek bir tatta. Usandırmıyor. Yüzü ağzı burmuyor. Lıkır lıkır içilecek cinsten bir ekşi. İştah acısı ve ferahlatıcı. Yapması çok kolay: Bir salkım sumağı bir cezvede bir taşım kaynatmak. Kaynarken de bir çatalla salkımı biraz ezmek… İçine istenirse biraz zencefil doğranabilir, birkaç karanfil veya bir çubuk tarçınla güzel bir rayiha da verilebilir. Soğuduktan sonra süzüp isteyen biraz bal katabilir…

Sumak aslında çok şifalı bir bitkiymiş. Google dedeye sorunca neler neler söylemedi ki:
Evvela, antivürüs etkisi çok fazla. Şu dinyayı kasıp kavuran Corona virüsüne karşı çok etkili olduğu söyleniyor.


Sonra anne sütünü mucizevi artırıyormuş, çok güçlü bir antioksidan olduğu için tüm kanser türlerine karşı ve kalp damar ve kronik hastalıklara faydalı, ateş düşürücü özelliğiyle, grip, soğuk algınlığı ve enfeksiyonlara karşı etkiliymiş. Diyabetliler için de yararlı bir kan şekeri düşürücü. Bakteri ve mantarlara da iyi geliyormuş bundan dolayı da enfeksiyon hastalıklarına karşı faydalıymış. Boğaz ağrısı, öksürük gibi rahatsızlıkları da önlüyormuş. Ayrıca, idrar yolları enfeksiyonları karşı koruyucu ve güçlü bir idrar söktürücü. Dahası, tansiyonu, kolesterolü düşürücü etkisi varmış. …. Daha o kadar çok fayda yazıyor ki her gün içesi geliyor insanın bu faydaları okudukça. Her ne kadar faydalı da olsa, herşeyin fazlası zarar olabilir. Benden söylemesi.
Her neyse, şifası şusu busu…
Lezzet için olmasa da şifa niyetine de ara sıra içmek lazım.
Sumakata benim için yepyeni bir içecek…Üşenmeyip deneyenlere afiyet olsun.

2 thoughts on “Sumakata / Nazif Özaslan

  1. şaşırdım evet şaşırdım. Sumak ve Warşova? Ben de sadece Akdeniz iklimi bitkisi diye düşünürdüm. Biraz fazla kurutun da bir ara alırız sizden.:))

  2. Sumakata. İlahi Nazif hoca. Güzel bir isimmiş. Ama ondan da güzel bir sonbahar renginin yazınıza yansımış olması.
    Varşova sokaklarından, bahçelerinden bu tür güzel yazılarınızın devamını bekleriz.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *