Yürü Git Niyazi / Eren Han



 
“Cenabetsen başımda eğleşme yürü git!”
Böyle yazıyordu Yürü Git Niyazi’nin mezar taşında.
Durdum…
 
Devlet erkânının dine mesafeli durduğu, ahalinin dinden uzaklaştırdığı bir dönemde yaşamış Yürü Git Niyazi. Dinsizlik marifet, dindarlık düşkünlük olarak görülürmüş bir zamanlar.
Kalp ehli birisiymiş aslında yürü Git Niyazi. Gerçeklerin yüzüne şamar gibi yapıştırıldığı bu sınır kasabasının halkı, riyakârlığını ona deli ünvanı vererek örtmeye çalışırlarmış. Gününü hep çocuklarla geçirirmiş bu yüzden. Onlarda cennet kokusunu alırmış. Kendisini adam yerine koyan piri fani dedelerin selamını alır, kalbi kirli olanlara yaklaşmazmış. Hele daha gusül abdesti nedir bilmeyenlere rastlarsa; ‘‘Yürü git!’’ diye terslermiş.
Zamanla, Niyazi’nin ‘‘Yürü git!’’ dedikleri gusül abdesti nedir gizli gizli öğrenir olmuş. Bir zaman sonra, Yürü Git Niyazi’nin dilinde unutulmuş bu söz. Ancak adı öyle kalmış.
Uzun yıllar yaşamış Yürü Git Niyazi.  Ahali değişmiş, sayesinde gusül abdesti nedir öğrenmiş insanlar. Memlekette de kısmen dine diyanete hürmet gelmiş. Ne ki devlet erkânının bir kısmının dine olan şaşı bakışı, hiç değişmemiş.
Gel zaman, mağrur bir kaymakam ziyaret etmiş kasabayı. Kasaba meydanındaki kahvehanenin gölgeliğinde ahaliyle sohbete durmuş. O ara Yürü Git Niyazi çıkagelmiş kahvehaneye. Bütün başların ona çevrildiğini gören Kaymakam, onu yanına davet etmiş. Yaklaşmış Niyazi, yüzünü ekşitmiş.
Eliyle kaymakamı tersleyip; “Yürü git!” deyip oradan savuşmak istemiş. Ahalinin yüzüne müstehzi bir tebessüm yürümüş.
İtibarı zedelenen Kaymakam pek celallenmiş bu tavra. Yanındaki korumalarına seslenmiş:
“Yakalayın şu küstahı, devletin kaymakamına hakaret neymiş gösteririm ben ona!”
Muhtar atılmış hemen:
“Aman efendim, demiş. O garip bir meczuptur bakmayın siz onun dediklerine!”
Kaymakam meseleyi anlayınca biraz yumuşamış ama ahalinin kendine bakışlarından rahatsız olmuş. Sözün gerisini masada bırakıp dönmüş ilçeye. Bu meczupları sınır dışı etmek lazım, diye içinden geçirmeden edememiş öfkesinden.
Bir zaman sonra, komşu ülkenin sınırındaki bir ilin valisi dostluk ziyaretine gelecekmiş. Kendi valisinden sürekli azar işiten Kaymakam,validen intikam almak için bir plan hazırlamış. Güvendiği bir adamına güsül abdesti alıp Yürü Git Niyazi’yi getirmesini emretmiş.
Bu kez abdestli çıkmış Yürü Git Niyazi’nin karşısına kaymakam.
İltifat edip, şehirdeki törende protokolün ardında bir yer hazırlatmış ona. Hıristiyan valinin gusül abdestsiz oluşu üzerine bir planmış hazırladığı. Niyazi Hristiyan valiye ters yaptırıp, komşu ülkenin valisi karşısında kendi valisini mahcup düşürmekmiş.
Komşu ülkenin valisi kürsüye çıkıp Türkçe konuşmaya başlamış:
“Ben sizlerin açtığı eğitim kurumlarından mezun oldum, Bitlis-Tiflis kardeş olduğu gibi, biz dahi kardeşiz.” diye başlamış söze.
Valinin ne demek istediğini anlayan anlamış!
Valinin konuşmasındaki sırrı anlamayan kaymakam, konuşma sonrası işaret vermiş adamına. Yürü Git Niyazi bir anda kürsüden inen valinin karşısında bulmuş kendini. Kaymakam, “Yürü git!” diye azarlanan yabancı vali karşısında kendi valisinin yaşayacağı mahcubiyeti görmek için hain bir intikam hissiyle ellerini ovuşturmuş o an.
Niyazi, elini uzatmış yabancı valiye.
“Bizimkiler de bir gün sizin gibi olur inşallah!” diye elini sıkmış.
Kaymakam şaşkın!
Yürü Git Niyazi’nin ne demek istediğini anlayan anlamış!
Niyazinin namı yayılmış ülkede gündem olmuş.
Secim dönemi gelip çattığında siyasiler Niyazi’nin halk nezdindeki kredisinden faydalanmak istemişler. Niyazi’nin basireti açık. Kimin temiz kimin kirli olduğunu kalp gözüyle hissediyor. Niyazi kimin elini sıkarsa o, itibarlı adamdır, kanısı yaygınlaşmış.
Dindar kimliğini öne çıkararak halkı etkileyen iktidardaki parti liderinin proğramına dahil etmiş ilin valisi, Niyazi’yi. Ne de olsa dindar bir insan. Elinde Kuran’la kürsüye çıkıp bir de Niyazi elini sıkarsa iş tamam.
Parti lideri elinde Kuran’la kürsüye çıktığında meydanda coşkulu bir rüzgâr esmiş.
“Eyy İsrail!” diye seslenişiyle coşku zirveye çıkmış. Liderin miting konuşmasının sonuna doğru vali, Niyazi’yi kürsünün yanına iliştirmiş.


Bir alkış tufanı da Niyazi için kopmuş. Konuşmanın sonunda vali kurgu gereği Niyazi’yi  siyasi lidere takdim etmiş.
Miting alanındaki herkes bu duruma kilitlenmiş. Meydandaki coşkun seslilik bir anda sessizliğe bürünmüş. Kimse, elinde Kuran eksik olmayan, sürekli dilinden Allah ve Peygamberi düşürmeyen liderlerinden şüpheleri yoktu ama Niyazi’nin testinden geçmek de önemliydi. Herkes pür dikkat tavrına kilitlenmiş.
Siyasi lider durumdan haberdar olduğu için kollarını açıp Niyaziye döner.
“Senin ruhun da cenabet! Yürü git!” diye tersler ve kalabalığın arasına yönelir. Ne ki bir anda korumaların arasında kaybolur.
Bu olaydan sonra, bütün ülkeyi dindarlığına ikna etmiş olan siyasi liderin karizması bir anda sönmüş.
*
 
Yürü Git Niyazi’nin hayat hikayesi bir film şeridi gibi gelip geçti gözlerimin önünden. Mezarı başında terslenmeden üç ihlas bir fatiha okudum.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *