Zamanı gelen gidiyor, vakit bitmeyecek mi sanıyorsun
Her şeyin mahdut bir ömrü var, bunu bilmiyor musun
Ecel sırlı bir perde açılıyor herkese, görmüyor musun
Yoksa ölümden mi korkuyorsun, ölmeyecek misin zaten
Günahların başında ahlar ve eninler şeklinde zonkluyor
Sözlerin ve gözlerin seni prangalı mahkum eyliyor
Saniyelik saliselik sabrı bırakmasan ne olur, elinde duruyor
Yoksa ölümden mi korkuyorsun, ölmeyecek misin zaten
Her şey bir heveslik gelip geçiyor yel gibi dünyandan
Farz etki bu yaşananlar ibarettir, tatlı yalandan
Sinende inşirah olsun yalancı lezzetlere aldanmadan
Geldim gidiyorum sanki hiç gam almadan
Yoksa ölümden mi korkuyorsun, ölmeyecek misin zaten
Elindeki nimetlerin kıymetini hiç bilmeden yaşadın
Hesabını tut, artılar ve eksiler, topla neyi başardın
Yastığa koy başını, bak heybene ne kazandın
Yoksa ölümden mi korkuyorsun, ölmeyecek misin zaten
İrade ve ruhunu düşün, sen nerelerde gezdirmişsin
Üveyikler gibi kanat mı açmışsın yoksa yolda mı kalmışsın
Matlup olduğun zehirli balı şerbet niyetine içmişsin
Yoksa ölümden mi korkuyorsun, ölmeyecek misin zaten
Sela okunuyor, ölü musalla taşında veda için bekliyor
Topraktan bedenin vuslatıyla aslına rücu ediyor
Okuma yazman yok mu, kainat gerçekleri haykırıyor
Yoksa ölümden mi korkuyorsun, ölmeyecek misin zaten
Saat hızlı akarken herkesin bir acelesi var
Mezar son değil, menzil için yeni etaplı kulvar
Dönülmez yolun kapısı, elbet bir gün çalar
Yoksa ölümden mi korkuyorsun, ölmeyecek misin zaten
Gözü kara, kara sevdalı korkma yürü, ölümden başka son yok
Ruhunu adamışsan istikbale, sana namzet baharlar ne de çok
İradeni koy ortaya, çıktın bir kere yola, azmim mütemadiyen tok
Yoksa ölümden mi korkuyorsun, ölmeyecek misin zaten
Şeref BULUT