Üslup bir arabanın direksiyonudur.
Arabanın üzerine fazla yükleyeceğiniz her yükten dolayı direksiyon sağa sola döner
ama araba bir türlü ileriye gitmez.
O yüzden çok öğretici yazıları yazmaya çalışmak arabayı yoracağı için arabayı
kullanmak isteyen kimsede olmayacaktır.
Dolayısıyla eline kitabı, öyküyü, yazıyı, denemeyi alan okuyucu o direksiyonla bir
yere gidemeyeceği için arabayı ortalık yerde bırakacaktır.
Üslup, cümlelerden atı olan bir Süvaridir.
Cümlelerle birlikte yol alır, atları yoran yolda kalır. O yüzden yazar daha önce Süvari
olanların ata nasıl bindiğini görmeli, sezmeli, tecrübe etmeli.
Tecrübe edenleri kopya etmeli ki daha sonraları edebiyat yolculuğunda Süvari ile atın
uyumu kendiliğinden gelişecektir.
Aksi halde benim üslubum bu, benim tarzım bu diyerekten inat edenler kendi
çapında mutlu olurlar.
Kendi başına hareket ederse tecrübelerden yararlanmazsa gün gelir Süvari attan
düşer.
Süvari mola yerlerini iyi ayarlamalı, cümlelerini dinlendirmeli daha sonra yoluna
devam etmeli, uzun yolculuklarında da atını mutlaka değiştirmeli.
Yazma sanatı olarak üslup, bir kadınla bir erkeğin dansı gibidir.
Biri kalem biri kâğıt. Düşünün ki; kalem, kâğıtla dans ederken çok hızlı hareket
etmekte; aşağı, yukarı, sağa, sola ve çaprazlara.
Bu hareketler hızlı olduğu zaman dans edenlerin duyguları dağılır, çünkü birbirlerine
uyum içerisinde hareket etmemektedirler.
Dolayısıyla bu, yazanı rahatlatır ama okuyucuyu yorar. Dans ederken kalemin
hareketleri harflerin şekillerinden oluşur.
Elinize bir kâğıt bir de kalem alın, kâğıdın üzerine kendinizi rahat hissedeceğiniz
şekiller çizmeye başlayın o zaman sizin ruh haliniz oraya yansır ve rahatlarsınız.
Bu, o resme bakanları da rahatlatır. Bu yüzden harflerin hareketleri ile birlikte kâğıdın
üzerinde dans eden kelimeler okuyucuyu yormayacaktır.
Üslup esas gerisi teferruat.

kaleminize sağlık
Güzel bir çalışma olmuş. Yüreğinize sağlık.
elinize yüreğinize sağlık