Görülmüştür / Mehmet Tuna

7-8 Mart 2024, Kuzguncuk, İstanbul

Canım, gül çiçeğim, ev içlerim, hayalhanem, gündüz düşüm, can
kuşum, enîs-i ruhum, sevgilim, hayat yoldaşım, güz gülüşlüm, tebessümü
lale kokanım, özlemim, özlediğim, hasretim, eksikliğim, doluluğum.
Canım seni çok özledim demekle ne kazanır insan, kazanç ne ki?
Ama ifade etmem lazım çok çok çok özledim. Dün evdeki bonzai ağacına
haftalık suyunu verirken hatırladım bir de seni. Bir de o zaman hatırladım
yani. Hiç aklımdan çıkmıyorsun. Belki çıkıyorsundur da, iddialı sözlerim
var bilirsin, abartırım pek çok meseleyi. ‘Haftada bir suyunu ver yoksa
kurur. Çok su verirsen çürür.’ Senin verdiğin bardaktan su koydum, senin
gibi bardağın bir parmak kadar boş olmasına özen göstererek. Sen
geldiğinde bu bitki bir dal daha vermiş olacak. İnşallah iyisindir, telefonla
haftada bir konuşmak az geliyor, kelimelerin zabtı altına alınmakta istiyor
insan. Seni yazı ile de anmak lazım gibi geliyor, o yüzden yazıyorum.
Dün mektup yazayım diye masanın başına oturduğumdan on beş
dakika sonra kapı çaldı, postacıymış, sana göndereceğim kitapları
getirmiş, haliyle ben o kitaplara dalıp mektubu yarıda bıraktım. Tekrar
başına oturup kelimeleri yan yana koymaya çalışacağım. Mevzu sana
yazmak olunca, kelimeleri yan yana getirip cümle edemiyorum, yazıp
siliyorum. O yüzden ben de bilgisayarda yazıp, en son el yazısına
çekeceğim. Sen hangisini isterdin acaba? Hep el yazısı ile mi yazmamı?
Sanki öyle olmasını isterdin. Ama beni bilirsin fikirler beynimde üşüşürken
daldan dala atlarken, cümlenin başı ile sonu bir araya gelemiyor. Uçuyor
kelimeler. Bilgisayar bu hali biraz daha düzenli yapıyor, bil ki bu
yazdıklarım önce bilgisayarda yazıldı sonra kağıda geçtim.
Sana söz ettiğim senin için derlediğim şiirler kitabı var ya, hani
benim de şiirlerimin olduğu, senin çok sevdiğin şairlerin de şiirlerini
temize çektiğim defterkitap, işte oradaki şiirleri hep el yazısıyla yazdım,
tertipli düzenli olsun istedim, ama bir ara kargacık burgacıkta yazdım, açık
görüşte yanına getireceğim. Bayramdan önce eline varır diye
düşünüyorum bu mektubum, ben senden gelenleri gömleğimin cebinde

gezdiriyorum, kalbime yakın. Bunları hep seni çok sevdiğimi bil diye
söylemiyorum. Seni çok seviyorum. Seni taltif etmek için elimden ne
gelirse onu layığı ile yapmak için çabalıyorum.
Sana yazdıklarımı sadece sen gör, sadece sen oku diye, sadece
sana yazıyorum. O kelime o cümle, sadece senin için sana özel
kurulmuştur. Senin için mahrem gül demeti toplamış gibi mecazlar
gömülüdür içinde.
Görülmüştür damgasından sonra, sadece senin görebileceğin
güzelliklerin şerefli hakikatlerine saygıyla hürmetlerimi sunuyorum.
Sabır sana bana evladıma, sabır dağa taşa kuşa, sabır gökte uçan
güvercine, sabır dile hale gönle, sabır insana hüzne asra, sabır sabra.
Kalbinin üstündeki Latife-i Rabbaniye’den öperim.
Özlediğim.
Özlediğin, Emrullah.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *