Numaralandırılan Hayatlar / Yasir Yılmaz

Mustafa KABAKÇIOĞLU. Adı “yedi” soyadı “on bir” harften oluşan, Polis Kimlik Kartında “….” Sicil numarası yazılı başarılı bir komiser yardımcısı. 1 Eylül 2016 tarihli “….” Sayılı KHK ile görevinden ihraç edildi. İhraç edilmedin önce, 26 Temmuz 2016 tarihinde zaten tutuklanmıştı. Evine baskına gelen meslektaşları onu götürürken ailesine dönerek “iki” güne gelirim demişti Mustafa bey. Çünkü kendinden emindi ve suçu olmadığını biliyordu. Bilmediği bir şey vardı, Türkiye artık eski Türkiye değil, adalet de eski adalet değildi. Nerden bilebilirdi “beş” liralık bir yardımın kendini cezaevine göndereceğini…

Artık o içeride “Mustafa” değil, cezaevinin vermiş olduğu “…” numaralı bir tutsaktı. Alın çizgilerinden ince siyah beyaz çizgilerin olduğu yere geldiler ve boy ölçüsü alındı “yüz yetmiş küsür” cm. Daha sonra kilosu tartıldı, “seksen küsür” kilo. “…” numaralı koğuşa geldiğinde yaşadıklarına inanamasa da çok kısa süre özgür olacağına inanıyordu. “Yedi” yıl “altı” ay hapis cezasına çarptırılan Mustafa bey, yaşamış olsaydı 2021 yılı Mart ayında infaz süresini dolduracak ve denetimli serbestlik hakkı kazanacaktı. “Üç” günlük dünya hayatını “elli” metrekare hücreye sığdırmaya çalışsa da hayatının son anlarını “…” basamaklı merdivenleri çıkacak kadar da dermanı kalmamıştı.

Görevdeyken masasında duran kağıtlar ve üzerindeki “…” sayılı tutanaklardan sonra hücresindeki kiri pası temizlemek üzere “on ikili” tuvalet kağıtları onun arkadaşı olmuştu “dört” duvar arasında. Masasının üzerindeki Kur-anı meleklerin şahitliğinde “…” kez hatim etmişti “…” dereceli gözlükleriyle. Hayatında bu kadar numara olacak şey gerçek olabilir miydi yoksa her şey numaradan mı ibaretti. Bir numara dönüyordu ama ona da akıl sır ermiyordu.

Yıllardan “iki bin yirmi” aylardan “sekiz” günlerden “yirmi dokuz”u gösterdiğinde takvimler, ortalama satış fiyatı “iki yüz elli” TL olan bir beyaz sandalye üzerinde, artık numaraların olmadığı gerçek aleme doğru yolculuğuna çıkıverdi. “İki” yüzlü olmaktansa dosdoğru olmayı şiar edinmişti şu fani dünyada. “İki” eli yakalarında olacaktı artık ahirette, hesap gününde… “Beş” metrelik bir beze sarıldı ve sevdikleri uğurlardı onu son yolculuğuna mezarlıktaki “…” ada “…” parselde bulunan “…” numaralı mezar yerine…. Bize de “üç” İhlas “bir” Fatiha okumak düştü.

Yasir YILMAZ

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *