Sizler Allah’ın yere indirdiği meleklersiniz, dedi yaşlı adam. Belli ki çaresizdi. Kızlar önce şaşırdılar sonra da adamı dinlemeye başladılar. Adam anlattı. Gözleri dolu doluydu ama yüzünde bir ümit ışığı hep parlıyordu.
Bana dua eder misiniz, sizden tek isteğim bu.
Yaşlı adam yere oturdu. Başını iyice eğdi. Ellerini açtı. Bir sessizlik oldu önce. Sonra genç öğrenciler dua etmeye başladılar. Bu, meleklerin de amin demek için sıraya gireceği bir manzara idi. Genç kızlar dakikalarca dua ettiler. Tahmidiye ve şifa duasından sonra, Fekal ve Nas surelerini okuyup Fatiha ile taçlandırdılar dualarını. Adam yaşlı gözlerini gençlere çevirdi ve şu tarihi cümle döküldü ağzından:
Diz çöktüm dua ederken çünkü bu dua için diz çökülürdü, bunu çok iyi biliyorum.
Orlandolu Donald ve hasta eşi Dona, gölün kenarındaki mütevazi evlerinde yaşıyorlardı. Doland iki hafta sonra pankreas kanserinden ameliyet olacaktı. Eşi de yatalak halde olduğundan çaresizlik iliklerine kadar işlemişti. Ve işte o anda pencereden dışarı bakarken piknik yapan genç kızları görmüştü. İçine gelen bir ümit ile kalkmış ve utana sıkıla kızların yanına gelmişti. Bin bir özür dileyerek ve çok içtenlikle “rahatsız ettim sizleri” diyerek anlatmıştı derdini.
Duadan sonra, kızlar Donald ile biraz daha sohbet ettiler. Donald gitmek isteyince, kızlar Donald ve eşi için küçük bir paket hazırladılar. Donald çok memnun olmuştu. Kızların telefon numarası isteklerini de geri çevirmedi. Donald yavaş yavaş evine doğru giderken kızlar beş on dakika içinde neler yaşadıklarını düşünüyorlardı. Bu güzel birliktelik ve dua bir kaç gün sonra ziyarete dönüşecek ve kızların Orlandolu Donald amcaları ve Dona teyzeleri olacaktı.
Emin Osman Uygur