Ne bu âheste hâlin, doğ gönlüme ey Bahâr!
Müjde-dâr rüzgârınla vur alnıma ey Bahâr!
Uğrayıp semt-i gül’e bir hatırın sor da gel,
Oku bana yârimden, hoş gül-nâme ey Bahar. !
Abandı kış üstüme, bu ızdırâb kor cân’a,
‘Kar-buz’u göm toprağa, yay muştunu her yana,
Bülbülüm, muntazırım, aç bağrını gel bana!
Zâğları, saksağanı sen dinleme ey Bahâr.!
Susadı.. sun âbını mahzûn çorak sîneme,
Açan güllerle gülsen, şu yalnız dîlhâneme,
Ceste ceste şiirler yazarken hep gelmene,
Eyledi yüreğimi dert bin lime ey Bahâr.!
Yayılsın bûyu gülün, ötsün bülbül dalında,
Gel dokun gamlı Dîl’e, neşve çalsın telinde,
Merhamet kıl hâlime, yorgun, vuslat yolunda,
Nağmeler söylet benim gel dilime ey Bahâr.!
Hadi artık nazlanma, buram-buram este gel!
Yanık bağrım üstüne, serin-serin basta gel!
Güller al kucağına, irem-irem meste gel!
Hasret dolu yüreğim, derin-derin yasta gel!
Güz vurmadan şu ömrü, gel bekleme Nevbahâr..!
Tahsîn-i Kelâm