Yusufuna Elif, Elifine Yusuf olan bahtiyarlara
Bazı ayrılıklar gitmeden başlar
Gri bir sis çöker evin odalarına
Gümüş eğerli atları düşlemekten bezmeyen
Kışa , ayaza , taylara mahrem
Çıldırtan bir kelimesizlik bürünür vedalarına
Hava soğuk, yolun uzun
Sahi ceketini giydin mi Yusuf
Yusufunun elinden tuttun mu Elif
Bazı aydınlıklar şafak sökmeden başlar
Fecri kazip kıskanır bu billur hikayeyi
Kışta gelenin avazıyla bir sabah
Kardelenler başkaldırır elli yıl sonradan
Çilesi mükerrer modern havarilerin
Erbain bakışlarını saydın mı Yusuf
Yusufunun gününe aydın mı Elif
Bazı umutlar, hüznü daha bitmeden başlar
Umut dağınık bir masa, bir kitap ayracı
Bir kırık gözlük, bir beyaz sandalye
Sessiz sessiz temizliğe giderken, bir savcı
Umut Gökhanın, gözaltında verilmeyen ilacı
Yüzlerce bebeğin kodeste ağlaması
Bu sesleri sen de duydun mu Yusuf
Yusufuna bir demli çay koydun mu Elif
Farzımuhal
Sevmenin kanında olmalı bu ayrılık meselesi…Çok güzel yazmışsınız yüreğinize sağlık..