Zâtına Hoşça Bak: Şeyh Galip’in Beytinde İnsan
Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen,
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen.
Şeyh Galip, bu iki mısrada sadece kelimeleri değil, koca bir insanlık tasavvurunu dile getirir. “Kendine güzelce bak” derken kastettiği, aynaya şöyle bir göz atmak değildir elbette. Asıl mesele, insanın kendi varlığını, özünü, kıymetini idrak etmesidir.
Çünkü sen, diyor Galip, “zübde-i âlem”sin — yani âlemin özü, yaratılmışların incisi, bu varlık denizinde damıtılmış bir hakikat. Sıradan biri değilsin. Dış dünyada gördüğün ne varsa, senden bir iz taşır aslında. Gözünle gördüğün gök bile, senin içindeki yüceliğin yansımasıdır.
Ve daha da ötesi:
“Merdüm-i dîde-i ekvân” — kâinatın gözbebeğisin sen.
Bir düşün… Gözbebeği nedir? Görmenin merkezidir, en hassas yeridir. Ne kadar kıymetli, ne kadar korunası…
İşte insan da bu varlık âleminin gözbebeğidir. Görüş onunla tamamlanır. Kâinat, insanda anlam bulur.
Ama bu değeri dışarıda arama, diyor Galip. İçine bak, zâtına hoşça bak. Çünkü değer senin içinde gizli. Sen kıymetini bilirsen, dünya da kıymetli olur. Bilmezsen, her şey anlamsızlaşır.
Montaigne’nin meşhur denemelerinde geçen bir söz vardı. Terentius’a ait bir söz.
In me omnis spes est mihi.
Bütün umudum kendimde diyordu. Kendini ihmal etmek yerine zatına hoşça bakmak gerekiyor.

18 Eylül 2025 Perşembe
