İpek yol, kinlerin asma köprüsü
Hem vitrin, hem mahzendir
Ondan düşen bin parçadır
Onu gören cennetlik
Kibrin trapezi, kalbin terazisi
Karışık planların masası
Barışı imzalayan yorgun kalem
Karanlığı delip geçen Süreyya’sı
El falıyla gelecek uyduran falcılar
Gözyaşını gizlice silmek
Ya da saklamaktır birilerinden
Çiçek kokan bahar gecelerinde
Mührün güneşle vurulması
Yüreğinle görmeye çalış
Çiçek solana, duvar yıkılana kadar
Son gece yaprağı rüzgarla savrulur
Bir bardak kaç kez kırılır
Kaç kez asılır bir elbise askıya
Bu ismi artık taşıyamam
Yüz çizgilerimi saklayarak
Betül Süreyya Uzun