Bir Ay Yüzlünün Hatıralarından Selanik / Derya Hekim

Selanik (Thessaloniki), göçmen kuşlara bağrını açmış güzel diyar. Gelen konar, konan göçer diyar. Nasiplisinin tanıdığı güzel belde. Sakin, huzurlu, kendi halinde gösterişten uzak bir şehir Selanik. İnsanlarıyla daha bir sıcak, daha bir içten, bizden hissedilen şehir. Bazen öyle bizdendir ki şaşkınlığını saklayamaz insan. Merak uyandırır sakinliği. Nesi var nesi yok bilme öğrenme isteği doğurur içine. Önce internetten kısa bir araştırma yapmakla başlarsın. Tanımak istersin istemsizce. Sonra akışına bırakıp zaman çok der, keyfini çıkara çıkara dolaşırsın ucunu bucağını. Büyükler pek derin düşüncelerde olduğundan onlar bedenleriyle deniz kıyısında, bakışlarıyla ufuklarda gezinirler. Uzun uzun denizle gökyüzünün birleştiği ufuk çizgisinde hülyalı dolaşırlar. Ne zaman buhranlarıyla baş edemez olsalar soluğu deniz kıyısında alırlar. Konuşmadan dertleşirler denizle. Koca umman anlar da dalga dalga akışını büyüterek cevap verir sanki. Dertli biri uğramadığı vakitlerde çarşafımsı görüntüsü ile hayranlık uyandırır. Bir de çocukları var bu beldenin. Bilinmez bir mevsim göçüp gelmiş koca yürekli minik bedenler. Onlar için bu güzide belde ne anlama geliyor diye düşünecek olsak, hatıralarında edindiği yer kadar değeri var demek yanlış olmaz herhalde.

Koca yürekli, aydınlık çehreli güzeller güzelimiz hatıralarını çizmiş defterine. Anlatmış buradan geçişini. Hatıralarını resimle canlandırmış. Kalıcı kılmış sonsuzluğa. Bir zamanlar yaşanmış tatlı anılar olarak iliştirmiş sayfalarına. Buralarda tadına doyum olmaz Kavala Kurabiyesini resmetmiş ay yüzlümüz. Kavala kurabiyesi de pek güzel, pek kıymetli; bize hiç yabancı değil üstelik. Çünkü 1387’den 1912’ye kadar bir Osmanlı toprağı olan Kavala şehrinden geliyor adı. Bir zamanlar ecdadımızın geçtiği yer imiş bu şehir. Hazır yemek üzerine iken konumuz, burada bulduğumuz diğer lezzetlerimizden de söz etmeden olmaz. Lezzetine doyum
olmayan pidemiz ve lahmacunumuz da olunca insan iyice buranın yerlisi gibi hissediyor kendini. Merak insana çok şey öğretiyor. Yeniliklere hazırlıyor adeta. Yabancısı olduğumuz kruvasanla bu merak sayesinde tanıştık. Hilal şeklinde olup çikolata dolgulu ay çöreğini de tadınca iyice alışıyorsun bu güzel beldeye. Yaz sıcağında bu kadar yemekle haşır neşir olmak pek yandırır içini insanın. Sahile atıverir bedenini. Yürümek hem bedenini hem ruhunu dinlendirir. Sahile varırken
yaz sıcağına karşı bir içimlik serinlik niyetine soğuk kahve yudumlarken pek rahatlar bedenler.Uzun uzun yürümek yormaz artık. Sahil kalabalık olsa da kimsecikler olmasa da bir şekilde hep yeter insana. Bağrını açıp gel der gibidir. Denize karşı oturunca dünyanın akışı bir süreliğine durur gibi olur. Uzaktan izlemesi ile bu kadar güzelken denize dokunmak ayrı bir güzel oluyor. Yeni ve unutulmaz anılar doğuruyor. Bu anılar midyenin incisi gibi çok kıymetli ve paha biçilemez. Denize karşı heybetli duran bir kalesi var. Vakti ile beyaza boyanmış. Bundandır ki adı Beyaz Kule’dir. Zaman daha baskın çıkıp taştan boyasını söküp almış. Boyanmadan önceki görüntüsünü kazanmış olsa da hala beyaz gelinlikli bir gelin gibi duruyor deniz kıyısında. Sahiline o kadar bağlandık ki ayrılıp başka mekanlara gitmek zaman sonra aklımıza geliyor. Nurbanu’muzun defterine şöyle bir göz gezdirince suyun bol olduğu sular şehri (Edessa) ilişti gözüme. Edessa, Ohrid’e (Makedonya) doğru giderken sağda kalan küçük bir şehir. Şelale ve şelalenin etrafında kurulu doğa güzelliğiyle tefekküre yöneltiyor beşeri. Yeryüzü pek geniş ve her şeyiyle esas yaratını hatırlatıyor. Nereye gidersek gidelim bu güzelliklerin benzerlerini görüp büyüleniyoruz. Ne kadar da az şükrediyorsunuz ihtarı geliyor hatırıma. Esas varlık sahibini hakkıyla bilememenin hicabını yaşıyorum içimde. Ezel ve ebed sahibinin merhametine sığınmanın verdiği ferahlık ile huzur yayılıyor dört bir yanımıza.

Selanik (Thessaloniki) yaralı kuşlara açtı bağrını. Bağrında sakladı bir miktar. Yarası iyileşeni uçurdu başka diyarlara. Ne vefalı bir şehir oldu bize. Buraya yolu düşenin, azıcık tanımış olanın bir daha gelmek isteyeceği güzel belde. Bizler razı olduk misafirperverliğinden. Bize karşı pek cömert ve pek naziktin. Unutulmaz hatıralar ile yolculuyorsun bizleri. Ay yüzlü bir güzel nakşetmiş defterine senden ona kalanları. Şimdi koca yürekli güzelimizin sayesinde yeni bir hatıra ile zihnimize yer ettin vefalı, güzel belde .

Derya Hekim

3 thoughts on “Bir Ay Yüzlünün Hatıralarından Selanik / Derya Hekim

  1. Toprağını kokla, suyunu tad, havasını teneffüs et ama geçip gittiğin hiç bir yeri ezerek geçme…

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *