İncire zeytine ve bereketli Tur’a yemin
Şam’dır ya Kudüs en kutlu zemin
Bir asa görünür Musa’nın elinde
Meryem belirir Mesih ile aynı ufukta
Evvab olan İbrahim de yürüdü
Bir zaman bu topraklarda
Ne muhteşem günler yaşandı
Hüdhüd sahibi Süleyman hengamında
Düşlerim
Hayallerim
Düşünürüm
Ne hakikatler yatar eski topraklar altında
İncire zeytine Tur’a ve emin beldeye yemin
Gölgesinde midir Kabe’nin en kutlu zemin
Son Nebi kaç asırlık uzakta
Babamız Adem’den annemiz Havva’dan sonra
Mekke’nin kayalıkları bilir Hacer’i
Ne de çabuk büyümüştü İsmail
Sor o kayalıklarda seken kuşlara
İncire zeytine ve bereketli Tur’a yemin
Karşında mı ruhunda mı o belde-i emin
Beldelerin emini kim
Tozu dumana katan hengamelerin
Zifiri karanlık geceler saçan ateşten fitnelerin
Arkasından korkusuzca
Hire’den Hadramut’a tek başına yola çıkan kim
Şimdi yollarında huzur hangi beldeler
Nerde o eski kıssalar öyküler efsaneler
Emin beldelerde insanlar emin değiller
Gördün ya
Tin de sensin zeytin de Tur da
Emanettir nice güzellikler
Gizlenmiş senin avucunda
Ahsen-i takvime muhatap varlık sensin
Bir esfel-i safilin
Dikkat et düşmesin senin de payına
İncir ve zeytin bir de bereketli Tur
Emin beldeden muhacir sonsuz nur
Hüküm verilir
Yollar çizilir
Sevinir gözlerin
Son sözü söyler Allah ki O
Ahkem’ül Hâkimin