Eylülüm Ol / Gökhan Bozkuş
Buğusunda camın yine gördüm seniYine bir serap yine buldum geldiğiniBilmem, âlem nasıl bekler sevdiğini Bin beyaz atlara sen, gel eylülüm ol İki gonca bir gül önünde kapınınKim demiş beyazdır rengi…
Buğusunda camın yine gördüm seniYine bir serap yine buldum geldiğiniBilmem, âlem nasıl bekler sevdiğini Bin beyaz atlara sen, gel eylülüm ol İki gonca bir gül önünde kapınınKim demiş beyazdır rengi…
Bu röportaj fikri; şiir dostu, akademisyen Nazif Özaslan’ın yeni Türkçe öğrenen bir hanımefendinin yazdığı şiirleri bana göndermesi ile başladı. Varşova’da yaşayan ve Türkçeyi çok seven Amerikalı roman yazarı Mischelle…
Cam kenarında elektrikli bir kazan dururdu. Orada şekerli yemişler kavrulur, bütün sokak susamların, çerezlerin kokusu ile dolardı. Çerezci eline tahta bir kaşık alır, kazanın dibine yapışan bademleri, fıstıkları, fındıkları,…
Bu yazıda sanat ne içindir, sanat sanat için midir , sanat toplum için midir gibi bir konuya girmeyeceğim. Biraz edebiyat biraz sinema yolculuğu yaparak sanatçının istese de istemese de…
https://www.youtube.com/watch?v=gV5rnXU62jM Duyarsın bazen.... Kimsenin işitmediği ve işitmeyeceği sesleri. Kulakların değil de gözlerin duyar sadece. Uzanır, tını tını o naif sesler sana.Bazen eski, terk edilmiş harap bir binadan gelir, bazen de…
https://youtu.be/ejTtzFMA9VY Yoruldum dostBen karahindibaBildiğin yorgunluk, bildiğin hâl değilNe uzanmak ne uyumaktır çaresiEllerim bildiğin ellerGözlerim gördüğün gözlerVe en kötüsü de yüreğim dostAynam dahi bildiğim ayna değil Bir bilyenin yamacına ev kurmuş…
Yıllar var ki görmüyorsun gördüklerimi.Ne televizyon var odanda ne telefon ne de başka bir şey. Arada ziyarete gelenlerle alıyorsun haberleri. Gözlerin ve gözlerimi alsak ve koysak diyorum hipodrumun orta yerine…
Toz duman ve bir karartı. İnsanlar görüyorum. Ve anlayamadığım sesler , tanıyamadığım sesler... Yabancı bir dil değil, hayır. Değişik bir vaveyla, bilemediğim, tanıyamamığım bir tını... Ses insan sesi ,…
Mektup ya da bir sızıYa da bir merhaba uzaklardanKabul eyle , kalbi güzel Kabul eyle , ruhu duru dostumZaman mengene olmuşKadranda ateşlerBuz parçası gibi eriyoruz adetaNe kulak var civarda ne…
Kim dedi orman yanıyorKim dedi sel oluyorManavgat'ta yanan benBaşkale'de ağlıyorumDersim'de lal hüzünÇökertme'de sis oluyorumGörmeyen gözlere ahİşitmeyen kulaklara figanTutmayan ellere canKoşmayan ayaklara dermanKim dedi orman yanıyorKim dedi sel oluyorVan'da boğulan benMuğla'da…
Havai fişekler var semadaGüvercinlik'te kutlamaVe tepenin ardındaVe tam yanıbaşındaVe aslında benim içimdeAğaçlar yanıyorKuşlar, böceklerCeylanlarGüvercinlik'te şenlik varVe alkışlar kahkahalarEller havadaGözler semadaVe başka başka hallerMemleket yanıyor içimdeGözlerim ManavgatAyaklarım KozanKalbim MersinUzaklarda benMemleket yanıyorBen…
Dosta Mektuplar: Mektuplara ara verdiğimin farkındayım. Bağışla beni. Kelimeler sıkar mı insanın canını? Acıtır mı yüreğini insanın? Kelimelerle örseleniyor yüreğim. Hani yüz üstü odanın ortasında uzanmıştın ve ellerin arkadan…
Gül desem güler misin anacığım Ama beni ilk gördüğün İlk kucağına aldığın İlk emzirdiğin gün gibi Yollarda taş olmadan Mevsimler kış olmadan Gözlere yaş dolmadan Ben sana bayram desem Sen…
Art arda kelimelerle daha doğrusu etiketlerle başlamak istiyorum yazıma. Hain, terörist, anarşist, affedersiniz ermeni, satılmış, papaz, kominist, ermeni dölü vs vs...Aşağıda yakın tarihimizde yaşanan gerçek bir hadiseyi size aktarmadan önce öteki olarak…
gül inandı zambak inandı rayihası ömrümün reyhan inandı ağrımıyor kollarım inan bana üzülüyorum sadece, onlar inanmadı
Sırtımızda mühürdür o dizler şimdi
Oğlu Haluk için şiirler yazan şair Tevfik Fikret'e hitaben merhum Haluk Savaş için yazılan bu şiiri Esen Savaş Hanımefendi'ye hediye ediyorum
Birkaç gün önce bir dostla çay içiyorduk. Bir ara konu ortak bir dostumuza geldi ve şöyle dedi: O şimdilerde daha mutlu çünkü tanrılarını öldürdü. Ve sordu: Hepimizin birçok tanrısı…
Lorî lorî lorîka min Xalo anlatınca öğrendik hikayesini ağlayan annenin. Türkiye tarafında hazırlanmışlar buraya doğru geçmek için. Önce Xalo, eşi, çocukları ve bu genç kadın binmişler bota. Diğer bota da geride kalanlar binecekmiş. Henüz…
Bırakma beni, kollarımÖyle solgun bir dal gibiVe boynum...içinde meçhule akan dere var gibiBırakma beni, gözlerimÖyle sessiz bir ev gibiVe kalbim...İçinde depremler var gibiKapılar gördüm, gerçekAyakları vardı, koşuyorlarPencereler gördüm, diyorumÖyle kanatları…