Cizlavet / Neşegül Çiftçi
Yıl 1976. Babam, Erzurum’un Şenkaya ilçesine bağlı küçük bir köye memur olarak tayin olmuştu. O yıl ablam ve ben ilkokula yeni başlayacaktık. Aramızda bir yaş vardı ama babam ikimizi birlikte okula göndermek istiyordu. Yabancı yer birbirimize destek olalım diye. Ailenin okula gidecek ilk çocuklarıydık. Bu yüzden okul eşyalarımızı babam özene bezene seçmişti. Hiçbirşeyde hevesimiz kalmasın diye. Okul eşyaları ve önlüklerimiz kadar aldığı botlarımızda çok güzel ve kaliteliydi.Malum Erzurum çok soğuk ve karlı bir memleket. Alışık olmayanlar İçin kışın hayat şartları çok zordu.
Okulun ilk günü sabah erkenden üstümüzü başımızı giyinip botlarımızı da giyerek heyecanla okula gittik. Oturduğumuz lojmanlar köyün biraz yukarısında kaldığı İçin aşağıya doğru karların içerisinden yürüyerek gitmek gerekiyordu. Bazen karlara bata çıka bazen de kayarak okula gittik.
Okulun ilk günüydü. Yeni bir ortam ve yeni arkadaşlar. İlk tenefüs olmuştu. Biz yeni arkadaşlarla tanışıp kaynaşmak isterken herkes ayaklarımıza bakıp gülüşüyordu. Önce neye güldüklerini anlamamıştık. Bize göre botlarımız çok güzel ve çok havalıydı! Buna rağmen sınıf arkadaşlarımızşu ayakkabılara bakın şu ayakkabılara bakın ne gülünç. Ne biçim ayakkabı bunlar!..” diyerek gülüyorlardı. Oysa onların ayağında siyah lastikten ayakkabılar vardı. Bizim içi yünlü dışı derili çok güzel ayakkabılarımız. Buna rağmen herkes bizim ayakkabılarımıza gülüyordu. O an öyle garip olduk ki ablamla anormal olanın biz olduğumuzu düşündük. Eve geldik ve babama biz bu ayakkabılarla okula gitmeyiz dedik. Bizim için botlar çok gülünç ayakkabılardı . Ablam ve ben babama ya arkadaşlarımızın giydiği cizlavetlerden alırsın ya da biz okula gitmeyiz diye tutturduk. İlle de arkadaşların giydiği lastik ayakkabılardan cizlavetlerden istiyoruz.
Annem ve babam önce bizi ikna etmeye çalıştılar. “Kızım bunlar daha güzel çok kaliteli ayakkabılar. Onlarla üşürsünüz. Lastik ayakkabılarla ayaklarınız kayar düşersiniz. Alışık değilsiniz hasta olursunuz!.” Biz bir türlü ikna olmuyoruz. “Ya bize de cizlavet alırsınız ya da okula gitmeyiz!..” Sonunda annem ve babam baktılar ki biz okula gitmek istemiyoruz hatta çok utanıyoruz, arkadaşlarımız bizimle alay edecek diye üzülüyoruz, çaresiz gidip bize de cizlavet aldılar. Artık bizim de birer cizlavetimiz vardı. Bunun için ilkokul 1 ve 2. sınıftaki ayakkabılarımı hiç unutamam.
