Dosta Mektup / Sinem Der Ki

Sevgili Dost; Bazen birbirimizi anlayamıyor olabiliriz, bu gayet olağan.

İnsan dediğin bazen kendini bile anlayamıyor değil mi?

Sende de oluyordur. 

Şöyle anlatayım;

Bu ara hayatımı bir kitap gibi okuduğum doğrudur.

Sanki kapağını görüp, “ben bunu biliyorum yaa” diyerek içini hiç merak etmeyip, şimdiye kadar başlamaya gerek bile görmediğim bir kitabın, en çok satanlar listesinde olduğunu görünce koşa koşa gidip başlamak ve bir çırpıda bitirmek istemek gibi heyecan verici.

Yahut hastayken annemin hep yaptığı ama benim tadını sevmediğim için, hiç içmek istemediğim o bitki çayını, en halsiz zamanımda koca koca yudumlayıp iyi hissetmek istemek gibi şifalı.

Hani en güzel kalemin bitmesin diye kıyamaz da ama en çok da onunla yazmak istercesine değerli.

Veya bir çocuğun topladığı bayram harçlıklarıyla dünyadaki bütün oyuncakları alabileceğini sanması kadar masumane.

Her insanın olduğu gibi, senin hayatın da nev-i şahsına münhasır bir kitap. Sen de kendi dünyanın baş kahramanısın. 

İşte bende sana, öyle umutlu öyle heyecanlı değerli ve masumane, oku diyorum tıpkı bir kitap gibi kendini sil baştan. Şifa Niyetine…

Bilmem Anlatabildim mi?

Çünkü o ömürde, her ömür kadar kıymetli.

Bu can da her can kadar değerli.

Hayatta bir insana verilecek en kıymetli hediye zaman derler.

En uzun yol arkadaşına en kıymetli hediyeni ver.

Kendine zaman ver Sevgili Dost,

Bir de şimdiki aklınla tecrübenle bakış açınla yakından tanı kendini.

O vakit sen de göreceksin, ne yolları arşın arşın, emek emek, ilmek ilmek katettiğini. 

Sen de göreceksin; Ne günleri geride bırakıp bugünlere geldiğini.

Attığın adımların uzunluğundan ziyade,

Bu hoyrat dünyanın eseri cesaretine meydan okumandı katettiğin yolun sebebi.

Biliyorum daha uzun yollar var önünde yepyeni.

Yarın yine beraber geriye dönüp baktığımızda bugüne, 

Ben yine seninle gurur duyuyor olacağım sevgili dost

Hep ama hep söylediğim gibi “iyi ki!”

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *