Ne haldeyiz bir bilsen, dilde dua Hakk’tan uzak
Göze yaş cebri lütufla geliyor ancak
Öyle bir gaflet ki, hiç bir lisan da tarifi yok
Gece desem gündüz, zifir desem süt beyaz kalacak
Musibet gelmiş başa, kazandığımıza bedel
Islahı zor nefisleri budar kaza, kader
Ne zaman kendine gelecek bunca Müslüman
Olacak şey mi bu okurken Kur’an-ı
Gel, üç-beş münafığın imanına kan
Yanarsın iki yüz yıldır bu zulmet için de
Bahar da Nehar’ı beklerken bu zemheri de ne
Okur-yazar iman ederim Kur’an-ı Hakim’e
Hulfü’l-vaad olmaz O’nun tek bir sözünde
Hicranla kıvranır umuda bağlanmış gönül
Gel de Nûr-u umman da yüzerken balçığa gömül
Değişmez çirkin nasiyeler taksada maske
Kalbin fesadı lisânda, eder deşifre
Bülbül gelsin diye, gül eyledi ah-u figan
Zalime balta veren el dilemesin azaptan eman
Muştusu verilen gelecek ahir zaman da
Musevi, Nasrani bir olacak Nûr’un safında
Gel! Ey Resule varis olan zat-ı şahane
Sarıldık Rabbi Rahim’in ezeli zikrine
Hidayet istiyoruz alem-i İslam’a, bidayet için
Ağlar dertli sineler küfrün helaki için
Ebu Akillerin yarasından kan damlıyor
Mus’ablar sıraya girmiş mele-i âla hayran
Şanlı Nebi “Kardeşlerime selam!” diyor asırları aşan
Yetmez mi yattığınız, ey millet-i merhume
Rasülûllah üflüyor nefesini toprağınıza
Utanır kalkar ruh-u can er meydanına
Ey kalpleri iki parmağı arasında tutan Canan
Ne olur kıyma bize bunlar üç- beş bin nadan
Dönmeyiz artık ahdimizden, perçinliyiz galû-belâdan.
Yakup Kenan

Mehmet Akif edalı olmuş eline gönlüne sağlk güzel insan…