İhsan yok mu buralarda ihsanı arıyorum
Var ne yapacaksın bak şu köşede
Yıllardır durur öyle kimse bakmaz yüzüne
Eskiden iyiymiş hali vakti yerindeymiş
Hürmet görür sevilir sayılırmış
O da böyle ilgilere yani bayılırmış
Bulutlar gibi saçılır çiçekler gibi açılırmış
Kim gelse yanına kim yaklaşsa az yamacına
Hazineler gibi dağılırmış
Ben de duydum bu hikâyeyi geçenlerde
Bu yüzden yola çıktım tek başıma
Kimi zaman yaya kimi zaman gemi ve trenlerde
En son buranın adresini verdi yaşlı bir zat
Dedi çıkmışsın yola sakın dönme işini tam yap
Yolda ne olursa hep iyiye yor nankör de olma
Biri bir şey isterse senden nedendir diye sorma
Elinde olandan ver ama saçıp savurma
İyilik yaparsan tam yap fazlası da olsun olursa
Olur olmaz duygulara kapılıp insanlara kızma
İhsanı bulursan sessiz ol rahatsız etme onu
Çünkü o seni görür acele etmene gerek yok
Dönüşte bana tekrar uğra sakın unutma
Genç ilerledi biraz yaklaştı ihsanın yanına
İçi kıpır kıpır kalbi pür heyecan
Gelmişti nicedir beklediği o an
Oturdu bir süre bekledi sessizce
İçinden bir ses bu delilik de niye
Ne olacak şimdi bu terk edilmiş yerde
Aylarca süren yolculuğa değer miydi
Sen kötü bir şey yapmadın dedi başka bir ses
Seni gören rahatladı gülümsedi seninle
Isıttın güneş gibi değince yüreklere
Sular gibi ses verdin en olumsuz dileklere
Karda kışta nice dallara yapraklara bahar oldun
Nice kırılmış hayallere gönüllere ilaç oldun
Serin bir rüzgâr esiyordu güneş gülümsüyordu
Çınar yaprakları merak içinde uğulduyordu
Ara ara kumruların sesleri bozuyordu sessizliği
Etraftan gelen geçen kimse fark etmedi derinliği
Genç bir ara açtı gözlerini ama inanamadı gözlerine
Yolda gördüğü yaşlı zat bir kor gibi aktı yüreğine
13.11.2021
Emin Osman Uygur