Hüsûf / Esra Aydan

Sesin çağrı güneşlere
Gel! Sular üşümeden
uyandır beni
Teninde hercai menekşe kokusu
Göl başlarında zılgıt çalan kadınlar
ölmeye hevesli olduğumuz günlerden gel!
Bağ bozumlarında üzüm gözlerini kuşan
Akika şekerleri yiyip,gül şerbeti içtiğimiz
bayram sabahları var gülüşünde
Develerin tellal olmadığı
Evvel zaman içinden gel

Gözlerinden yıldızlar öpsün Uyan!
Sen gülünce güneş girer pencereden
Çift başlı yılanlar ısınır
Yedi uyuyanlar uyanır mağarasından

Ressam olsam
önce seni çizerdim
Halka halka güneşler dizerdim boynuna
Gözlerine kuzey ışıklarından sürme çekerdim

Uyan Ey!
Uykusu kaçmış güzel
Yokluğunda buz dağları emzirdim
Yalazlı alevlerle dövüştüm sen yokken
Kurak çeşmelerde yundum fasılasız
Zifiri, utanmaz bir çağın ortasındayım
Kaldır başını ve dimdik bak gözlerine karanlığın
Sen ki Belkıs tahtında
galip Süleyman
Hüdhüd sana aşık

Göç yollarında yorgunum
Aksin düşer gülüşüme
Huriler uzaktan göz kırpar
Çiy düşmüş diken uçlarımda
Yediveren uğultular
Çakal sofralarındaki körpe kuzulara
Ağıt yakan çobanlar
Ruhumu uzatmışlar boylu boyunca
Selviler uzar saçlarımdan
Baş ucumda Fatihalar

Ey düşlerimin gül perisi
Dokumacı kuşlar örsün saçlarını gel!
Çingene kızlar oynaşır güpegündüz
Ve güpegündüz Annem öper gözlerimden
Gecelerinde çapkın yıldızlara aldandığımız
sabahlar hatrına
Hasat mevsiminde boyun büken
başaklar gibi bırakma beni

Bak! Taç yapraklarını ovuşturup
uyanır seherde bir yaban gülü
Kurumuş pınarlardan su içer karaca
Sarhoş olur şarap üzümünü tadan karga
Haydi gül!
İçimdeki kelebekler dağılır yeryüzüne
sen gülünce
Üveyklerin vedası var güz tepelerine…

Esra Aydan

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *