
Kısa Öyküler
Çocuktum. Bir yerde bir mıknatıs bulmuştum. Ne güzel oynuyordum onunla. Ne kadar demirden eşya varsa evde, çekiyordum. Makas, iğne, örgü şişi ne bulsam çekiyordu.
Çocukluk aklı… Bir ara buzdolabını kımıldatmayı denedim. Oynamadı bile yerinden. Sonra evin arkasında park hâlinde duran Kırmızı Dodge kamyonete doğru yürüdüm. Okşadım mıknatısı. Övgüler dizdim ona. Çekeceksin, inanıyorum sana dedim. Olmadı.
Güldü Dayıoğlu.
Güldü çilli Ramazan.
Onlar gülünce fırlattım elimdeki mıknatısı betona. Ortadan ikiye bölündü. Birleştirmeyi çok istedim ama birbirlerine yaklaşmıyordu bile o iki parça. Ben yaklaştırdıkça ittiler birbirlerini.
Çocuk aklıyla anladım o gün ; kırılmak, uzaklaşmanın sessiz başlangıcıymış.