“Muhabbet her daim yoldaşın olsun
Demli gel yüreğim bardağın olsun”
Çay. Ne sihirli bir kelime, ne sihirli bir içecek. İçilecek değil sadece, sevilecek, öpülecek, gülünecek, hayal edilecek şey. O kadar “şey” ki tarifi bile mümkün değil. Arapçadaki “şey” ile “şay” arasındaki bağ buradan belki de.
“Yalnızlık paylaşılmaz” ama yalnızlıkta bile çayla yoldaş olunur. “Demli gel yüreğim bardağın olsun” der, hemdert bulunur. Çay bu ille de cam bardakta sunulur. Elleri yakan, dudağı yakan bu kırmızı afetin olmazsa olmazıdır ince belli bardak. Çünkü çay “lebrîz” olur. Derdin, yalnızlığın, sevincin, aşkın, -ille de aşkın- dudaklardan kelimeler halinde taştığı gibi taşar bardağın dudaklarından.
Eskiden çaya şeker katmak, çayı şerbet etmek yoktu. Dudak payı bilinmezdi. Ağzına kadar dolardı bardaklar. Yüreklerin ağzına kadar dolduktan sonra taşması gibi taşardı kenardan. Şeker icat oldu mertlik bozuldu. Çay yerine şerbet içilir oldu. Dudak payı geldi, “lebriz” çaylar yarım oldu.
Yangın varsa dudaklarında. Yüreğinin alevi kavuruyorsa onları. Gözünde bir olunca lezzetle acı. Yürek yangının budur ilacı. Bir bardak “lebsûz” çay söndürür yüreğindeki yangını. Yoldaş eder içene koca Hallacı.
Dudak yakacak kadar sıcak olmalı çay. Soğuk çay da ne ola? Gafil değilse, dervişânın, âşıkânın göğsünde ısıttığı çay soğutulmaz bilmez mi? Tutuşup yanmaz mı o harla, o da oda girmez mi? Yüreği yangın, bardağı yangın, dudağı yangın âşıkân çay kaynatır göğsünde. Lebsûz olunca içilir çay, soğuğu makbul değildir semtimizde.
“Güllere vurgunum güllere sevdalı.” Neredesin gül kokulum, neredesin gül edalı? Ne zaman öptün de kırmızıya boyadın çayı. Kim düşünebilir “lebrûz” olmuş çaya doymayı. Kimden gördün gül renginde, yârin dudağı renginde çay sunmayı? “Mercan mercan, uçuk dudağında kan.” Kan renginde değil, çay renginde canan. Tavşan kanı değil yârin dudağı çayı boyayan.
Ben yürek taşkını bir sel gibi lebriz severim çayı. Göğsümü ateşe salan lebsûz çayla yanarım. Ne gül ne bülbül ne de kan. Lebrûz olması çayın yârin dudaklarından. Leblerimle çayına amadeyim.
Aşkın ile yandım ondan bu bîçare haldeyim.
Mehmet hocam demek ki neymiş herkesle çay içilmezmiş çayı sizinle içmek lazımmış