Platonik düşünceden Platonik aşka…
Platon’un Devlet isimli eserinde ideal bir devlet ve toplum yapısı çizilir. Platon düşüncesine göre devlet tamamen halk için vardır ve halkın tam huzuru için görev yapmalıdır. Bir de yöneticiler filozof veya filozof gibi bir kimliğe sahip olmalılar. Yoksa istenilen devlet-toplum uyuşması mümkün olmayacaktır.
İşte platonik aşkın kaynağı da bu fikirdir. Çok üst perdeden bir tasvir. Belki de bir gaye-i hayal. Ama olmayacak bir şey de değil. Ancak iş aşka gelince durum biraz renk değiştirir. Platonik aşk mücerret yani soyut bir sevgi olarak kendini gösterir. Karşılıksız sevgi bu ifadeyi karşılamaz. Platonik aşkta yücelik vardır ve çevresi çok geniştir.
İnsandaki aşk duygusunun zirve yapmış halidir belki de Platonik aşk. Saf, temiz, duyguların zirvesinde ama çok nezih. Ahlaka, sanata, iç renklere bakan bir aşk. İnsanın yüce gayeler uğruna yaşaması da böyle bir aşkı karşılayabilir. Bazı insanlar için çok kıymetli değerler de aşk boyutunda sevilir ve o değerlerin hayata akması için ömürler verilir. Mecnun’un Leyla’ya duyduğu aşkın bir yansımasıdır bir yönü ile hakikate aşık yolcuların durumu. Maddi sevigiliyi gördüğü halde onu tanımayıp iç dünyasındaki Leyla’da kalma.
Günümüz dünyası itibarı ile iyilik, güzelllik, doğruluk, etik, ahlak gibi değerlerin her yerde bahar gibi esmesi için gayret eden nice gönül insanları, sanki birer platonik aşıktırlar. Onlar yüce bir gaye peşindedirler. Olup olmayacağı gündemlerinde değildir. Önemli olan o gaye için çaba sarf etmektir. İşte Devlet adlı eserdeki yaşanması çok zor ama imkansız olmayan ve tarihin bazı devirlerinde ıspat edilmiş olan bu platonik düşünce, günümüz kara sevdalıları için de imkansız gibi görüneni bir gaye-i hayal çizgisinden hayata indirgeme projesi olmuştur.
Kim bilir belki de platonik düşünceyi platonik aşka dönüştürebilenler ancak hayatın zirvelerinden ses verenlerdir insanlığa. Aşkı, sevgiyi bütün güzelliği ve kıymeti ile yaşayıp yaşatabilenlerdir gerçek aşk kahramanları. Kargaşalar, karmaşalar içinde boğulan dünyaya zor da olsa yorulsalar da bıkmadan usanmadan huzur adacıkları kurabilenlerdir o platonik aşk kahramanları. Yoksa geçici ve bencilce bir ilgi için bir kaç şiir bir kaç satır yazı yazanlar değil. Ne dersiniz?