Gündüzüne kader örmüş ağları
N’eyledim de geldim ben gurbet ele
Geceler hâr eder karlı dağları
N’eyledim de geldim ben gurbet ele
Fersiz gözlerimde uyku bilmece
Şehirleri yutmuş lacivert gece
Ellerim yüzümde kaldım öylece
N’eyledim de geldim ben gurbet ele
Susuz kalmış dua kurumuş lebler
Gönül dağlarında tüter talepler
Titremez bir telim suskun sebepler
N’eyledim de geldim ben gurbet ele
Taş bağlayıp attım son umutları
Sağır çığlıklarla yüklü bulutları
Kokladım sen diye tüm mektupları
N’eyledim de geldim ben gurbet ele
Ruhumu hasretin hüznü saralı
Yarınlar tekinsiz dünler yaralı
Hangi yöne baksam yürek oralı
N’eyledim de geldim ben gurbet ele
Omzumda müebbet durur ayrılık
Ne köprüler çöktü koptu bağlılık
Yaram hâlâ taze belki bin yıllık
N’eyledim de geldim ben gurbet ele
Adın geçtiğinde her akşamüstü
Masamda çay soğuk şarkılar küstü
Varlığın yârlığım ömrümde süstü
N’eyledim de geldim ben gurbet ele
Düşürdüm elimden mutluluk kırık
Solum çok acıyor her yeri sıyrık
Dostun bağlarında bitmiş bak ayrık
N’eyledim de geldim ben gurbet ele
Toprak güzel kokar yağmur öpende
Rüzgar bestesinde kuşlar ötende
Vuslat uğramadan ömür bitende
N’eyledim de geldim ben gurbet ele