Aklıma düştü yine Şehr-i Rüya İstanbul
Yazmazsam geçmez ki zaman
Fakat zamansız bir şehri yazmak da zor…
Kapatınca gözümü İstanbul’dayım şimdi
Zihnim inanmasa da kalbim ikna olur.
Gurbetin garabeti belki böyle son bulur.
Şimdilik hayalde hepsi
Fakat kimbilir belki bir gün yeniden gerçek olur…
Hayalimde bir İstanbul gezintisi
Ruhumda koşup çocukluğumu bulma endişesi
Düşüyorum yollara…
Eminönü sahilde rıhtımın kokusu
Herkesin ağzında “Son vapur kaçta” sorusu
Kapalıçarşı’nın telaşlı uğultusu
İnönü’nüde Çarşı’nın kalabalık coşkusu
Pier Loti’nin manzarası, o dilsiz dokusu
Eyüp Sultan’da ezan okunuşu
İnsana yaşadığını hissettiren o aitlik duygusu !
Selam verip geçiyorum simit bekleyen martılara
Pazarda göbek atan satıcılara
Her köşe başında kunduracılara
Halde sıra sıra balıkçılara
Hepinize merhaba !
Çocukluğum bu kez Polonezköy sahildeydi
Bitmesini istemediğim Kandıra yoğurdunun lezzeti gibi
Beykoz’un ara sokakları kadar eğlenceli
Adalar kadar kıymetli
Hep gündüz gibi İstiklal’i ve Taksim’i.
Ve hem kalbidir de İstanbul’un
Kadıköy’ümde bıraktım ben de kalbimi…
Ortaköy Galata, Kız Kulesi birer tablo gibi
Gördükçe sızlar burnumun direği
Ayasofya’nın heybeti
Haliç’in bitmeyen çilesi
Artık daha sıkı kapatıyorum gözlerimi !
Bembeyaz bir gerdanda zümrüt Boğaziçi
Bütün dünyayı gezsen de yoktur eşi benzeri
Topkapı Dolmabahçe yaşayan sanat eseri
Büyüdükçe anlıyor insan tekkerrür-ü tarihi…
Gülhane mi Özgürlük Parkı mı ?
Emirgan mı yoksa Mihrabad mı ?
Anadolu mu yoksa Rumeli Hisarı mı ?
Hangi medeniyet kucaklar bunca saltanatı?
Sultanahmet Süleymaniye ecdadın imzası
Nereye baksan tarih fışkırır, sanat kokar İstanbul silüeti.
Andıkça daralır ruhum memleket özlemiyle
O vakit geceler kurşun gibi yağar üzerime
Dünyada bütün şehirler uyur bir bir bilirim
Ve bilirim bir tek İstanbul uyumaz ne gün ne de gece.
Öyleyse iyi geceler uykusuz İstanbul…!
Toprağına çektiğim şehir.
Başımın tatlı belası …
Gecelerden bir gece
Yahutta günlerden bir gün hiç farketmez
Tıpkı sönmeyen ışığın gibi
Öyle bir gün doğsun ki bütün hasretlere,
Vuslata müjde olsun…
Boğaziçi’nin iki yakanı birleştirdiği gibi kavuşsun eller
Sarılsın dizi dizi boynumuza ki ayrılık yok olsun.
O eller, düğüm özlemlere de zümrütten bir yol olsun
Bir kuşun kanadıyla uçup gitsin mesafeler
Bahar mevsiminde bayram sabahına uyanmak gibi nûrun âla nur olsun!
Aklıma düştü yine Şehr-i rüya İstanbul
Zamansız şehir…
Hayali bile bunca güzelken
Dilerim bir gün günlerden sahiden “kavuşmak” olur…!