Hâkim Bey/ Celalettin Tokmak /
Her neyse günahım, söyle ödeyim“Tüm zehrini kus” diyorum Hâkim Bey.Verdim savunmamı, başka ne deyim“Kısık bende ses” diyorum Hâkim Bey Çekilen kılıçlar girer mi kına?Yapılan bu zulüm sığar mı dine?Ahret sualleri…
Her neyse günahım, söyle ödeyim“Tüm zehrini kus” diyorum Hâkim Bey.Verdim savunmamı, başka ne deyim“Kısık bende ses” diyorum Hâkim Bey Çekilen kılıçlar girer mi kına?Yapılan bu zulüm sığar mı dine?Ahret sualleri…
Seni ben öyleceSeni ben sessizSeni ben buğu buğu gözlerleSeni ben uzun bir geceSeni ben..Yürümedim aldılar, aldılar Devrilmiş bardaktan dökülen suKanayan deriden akan kanVe ellerinde bir çocuğun , bir tutam otSeni…
DUVARDAKİ RESİM Tespihim Sende Kalsın Akrem 3. Bölüm Kapının önünde, çantalarımız yerlerde ve ilk kez görüşen kolların sarılması ve ağlamalar... İki aile vardı bizden önce gelen ve bizimle benzer…
Hiçbirimiz Yunanca bilmiyorduk ve görevliler bizlere bir şeyler anlatıyorlar. Yorgunluk, uykusuzluk , açlık ve bilinmezlik. Tek sıra halinde bizler öylece bekliyoruz. Kapı açıldı ve çocuklarla annesi önce gelsin demiş…
Denize döksem derdimi deniz yanacakGören içimde cehennem var sanacak!Yüreğim bu gece alabildiğine kasvetBir yanım esaret altında bir yanım hicret!Kulağımda uğultu korosu ağlayan bebekler,Fidan gibi kızlı erkekli esir gençler.Bir mavzer ki…
Ekim ayının yedisi , cumartesiydi. Nezarethaneden çıkardılar bizi. Ömrümde ilk defa bir nezarethanede uyumuştum. O da Edirne'nin az biraz ilerisinde bir kasabada , sınırın diğer tarafında. O geceyi yazacağım…
göğsünden huruc eden hüznü çocuk,şimdi ellerimde dal açan ağaçta,şimdi dalların tam ortasında,ve suskun melekelerle çocuk!görüyorum , görüyorum...numan ! bu sesin rengi nedir ?numan ! bu tını hangi telden yavrucuk?numan ! …
ALİ' YEYeşili görmek istedimReviri bahane ederekTek sıra uzun koridorFanusta çam ağaçlarıBir kaç kuş havalandı daldanGerisi yok hafızamdaNe doktor ne muayeneVarsa yoksa bir kaç kuşBir de dikenli çamlariçimi acıtan manzaraRevir seyehati…
Zindana düşünce bebekleranladım taş neden soğukDolunca ciğerine tuzlu su muhacirinöğrendim tuzun yürek yaktığını Yusuf'un kuyusu anlattı banaZafer Takının sabır olduğunuÇaresizlik içinde kalan bilirKimin kimseyi bulduğunuO çaresizlik uzun bir yolUfkun son…
Ne manidar bilir misinAteşinde üşüyen yüreğimBirde çakmak çakmak bakan gözlerin..Şimdi seni düşlüyorumGecenin içindeBir çıkrık sesi, hüzün doluYudum yudum YusufYudum yudum aşkYıldızlara kayar gözümAy ışığında buluşur ellerimizVe ellerimde manasını yitirir eldiven..Zamanın…
İlk göz yaşımdan vurdular beniVe sürgün oldum öylece vatanımdanYollara kazındı yazgıToprak ve toğum buluştu nihayetIşkınlar saçıldı bir köktenÇiğ gibi sessizceTane tane damlalar yağdıRahmet müjdesi eşliğindeNe nemliydi ellerimNede ıslaktı yanağımİzin verin,…
Acımıza katık gözyaşıGündüzler hesapsız geçerGeceler, gecelerimizDüşüncelerin çıkmaz sokağında..Demir soğuk, dört duvar betonDemirden gelir yemekVe soğuktur kendisi gibiHer lokma kurşun gibi ağır..Gökyüzü kararınca, pencerelerdenKasvet düşer orta yereAnsızın sokulur koynumuza özlem..Uykuda sayıklarızNasipsiz…
Adam adeta kendinden geçmişti. Yaşanan vicdansızlıklar, hukuksuzluklar onu da çileden çıkarmıştı. Korkmuyordu. Sadece zulme isyanını haykırıyordu. Donuk bir kalabalık vardı. Ruhsuz, taş gibi. Ancak adam yine de içini boşlatmak istiyordu.…