Âsûde bir yamaçta şöyle
Cân kızılı bir bardak çay
Üç beş güzel dost
Karşı yamaçların dinginliğinde
Dayarım sırtımı bir eski ardıca
Mırıldanırım bir eski türkü
Usulca yüreğimden
Kim dinler umurumda mı?
Rüzgârla sevişen ve rakseden yaban otlarını kıskanırım kendimce
Ne de hür, ne de özgürce
….
Fersûde bir demlik fokurdar
Dumanla karışık buharı
Ardıç kokusu işler genzimden yüreğime
Susar türküler, durur rüzgâr
Bir keder derinden rûhumu sarar
Ne dilimde, ne aklımda kalmaz bir karar…
Ömür dediğin işte, azı kâr, çoğu zarar
Bir tûtiyâ, bir menekşe kokusu
Garip bir bahardan yâdigâr.
Mustafa Mollagil