Uzaktan İzliyorum / Tesnim


Bir telaş var etrafta. Trafik yoğun, korna sesleri birbiriyle yarışıyor. Sokaklarda bir insan kalabalığı… Uzaktan izliyorum. Ne içindi bu telaş? Kiminin ellerinde dolu dolu market poşetleri, kiminin elinde ise kıyafet dolu paketler. Çocuklar var annelerinin peşinde dolanmaktan yorgun düşmüş ama hala oyun derdinde olan. Bazısı ise elinde tuttuğu elbiseyi aldırmak için avazı çıktığı kadar ağlamakla meşgul. Ben ise dedim ya uzaktan izliyorum. Yıllardır yaptığım gibi… O yüzden şuanda hiç yadırgamıyorum içinde bulunduğum hali. İzliyorum ve anlamlandırmaya çalışıyorum. Tam o sırada marketlerden birinin önünden geçerken gözüm içeriye kayıyor. Şeker- çikolata standı kurulmuş en bi renklisinden. Üzerinde kocaman bir yazı; “Bayramınız kutlu olsun”. İşte o zaman anlıyorum nedenmiş bu telaş, bu hareketlilik. İnsanların çehresindeki yorgunlukla karışık gülümseme hep bu sebepten imiş. Bayramdanmış. Meğer bayrammış gelen. Bayrammış hazırlık yapılan. Kıyafet dolusu paketler bayramlıkmış. Bayram gezmelerinde giymek istediğinden ağlıyormuş meğer elinde elbise ile annesinin peşindeki çocuk. Bayramda gelen misafire kahve ikram ediliyordu dimi. Ondan daha bi çok kahve kokuyormuş kuruyemişçilerin önü. Daha bir uzaktan izlemek için kenarda kalmış bir banka oturuyorum. Bayramın geldiğini bile fark etmeyen, fark edemeyen birinin bu telaşta işi ne zaten, çekiliyorum bir köşeye. Sahi neydi bayram ? En son ne zaman bayram bayramdı. “Hangi tatlıyı yapsak bu yıl” diye düşündüğümüz bayram hangi bayramdı? En son ne zaman uyanmıştık bayram kahvaltısı yapılacak sabaha? Nerede ayrılmıştı bayramlarla yollarımız ? Sanırım yıllar önceydi, o malum geceden sonraki ilk kurban bayramı ; babam başı önüne eğik “ bu yıl kurban kesemeyeceğiz” dediğinde meğer bundan sonraki tüm bayramlara veda ediyormuşuz. O bayramda kurbanlığımız bir sonraki bayramda da babam yoktu. O zamanlarda bırakmıştık bayram günü beklemelerini zira artık beklediğimiz çok başka şeyler vardı. Bayram, şu yıllarda sadece yanına aldığı bir kelimeyle bayramdı bizler için. O kelime: “görüş”. Evet, bizden aldıkları bayramları “bayram görüşü” adı altında geri verdikleri günlerdi bizim namı diğer bayramımız. Anneyi, babayı, evladı, sevdiğini arada cam olmadan dokunarak görebilmek bayram hediyemizdi. Geçerken kontrolden, cihazların ses çıkartmaması için dikkatle seçtiğimiz kıyafetler bayramlığımız, parmaklıklar ardındaki kantinden gelen bisküvi bayram tatlımızdı. Eskisi kadar çalmazdı telefonlarımız artık bayramlarda. Akrabalar ile yapılan rutin “iyi bayramlar, ellerinizden öperim” konuşmaları eskilerde kalmıştı. Eski dediysem o malum geceden önceki bayramlarda. Çünkü artık bizi aramaya ya korkarlar ya da zaten hiç istemezler aramayı. İşte bundandır şimdi uzaktan izlemem bu telaşı. Bundandır fark edemeyişim bayramın gelişini. Birkaç bayram sonra babam gelmişti. Ama ne fark eder hala başka babalar, anneler oradaydı. Hala başka çocukların boynu bükük, bayram çikolatası yoktu. Babam geldikten sonra da bayram günü bekleyemedik. Bu sefer de aileyi yarım bırakma sırası bendeydi. Bir sabah apar topar çıkmak zorunda kaldığım evime bayram da olsa giremiyordum. Şimdi uzaktan izlemek için oturduğum bu kenarda köşede kalmış banka bir kaç gün sonra yine geleceğim; “ bayram görüşü” yapmaya. Gaybubet yapanın bayram görüşü de parklarda oluyormuş. Uzaktan izlerken şimdi gerçek bayramların geldiğini görmek istercesine bakıyorum dikkatle etrafıma. Belki bir dağın ardında belki bir taşın altındadır. Belki yakın belki uzak. Belki bir mevsim sonra belki bir sonraki gün doğumunda. Belki de bir duanın kabulünde. Öyleyse duamın o dua olması ümidiyle açıyorum ellerimi: “ Allah’ım ailelerin kavuştuğu, yuvaların yeniden şen olduğu, hasretin bittiği, özgürlüklerin tam olduğu gerçek bayramlara kavuştur bizleri…”
TESNİM