Bahçe kapısında başlar heyecan ve buruk bir neşe
Ne zaman başlayacak içeriye alımlar diye.
Kilometreler kat edildi Gül yüzlerini görmek ümidiyle
Herkes dertli herkesin bir muradı var kimi yârine,
Kimi iyaline kimi de can dostu kardeşine râm olma derdinde.
Adını koymuşlar suçun zaten, gelenlerden de belli sorarlar yine de.
Adları siyasi suçluymuş, onun da ne olduğunu bilmezler ama bak sen kaderin cilvesine
Heyhat suç kelimesini bugüne kadar ya televizyondan duymuşlar ya da kitaplardan okumuşlar hepsi eğitimli üç beş divane.
Aileleri de onlardan garip ilk defa gelmişler böyle garip bir tesise.
Hepsinin yüzünde masumluk, burası neresi nasıl bir imtihan Allah’ım bu böyle,
Dertlendi biri söylendi kendi kendine…
-Biz bilmeyiz hile ama hayatımızdan hiç eksik olmadı çile, Şimdi Yakup olmak düştü bu garip bedene
Hepsi de civanmert, hayır yapma derdinde
İçeride ortak dolap alınacakmış denilince
Hepsi ben vereyim önemli değil üç beş kuruş bizden olsun kırılmasın kimse.
Herkes bir hayır dua arar belki derdine olur çare.
Hepsi ayrı ayrı aranır, taranır bilmezler ki taşımamışlar ne kendileri ne de ziyarete geldikleri kişi başörtüsünde ki hariç bir iğne bile.
Kader de ne yazar bilinmez nimetti bu belki varisi hakikate.
Gerçi az mürekkep yalayan bilirdi her büyüğün düşmüştü yolu bu acayip yere
Zaten adı Medreseyi Yusufiye olmuştu bu nedenle.
Girerken kimse kimseyi kırmasa da bi koşuşturma vardır hiçbiri belli etmese de.
Ben önden gideyim aman geç kalırsam bir salise az görürüm mescununu mu, bekler beni deli divane.
Sorarlar
- Kime geldin, kaç kişi geldin söyle
Cevaplar önceden hazırdır
-Koğuş c12 adı bilmem ne.
Aşarsın ilk menzili sıra gelir jandarmayla muhabbete,
-Ver bakalım kimliği neymiş tc numaran bakalım gbt’ne.
-Bak bakalım ama bugüne kadar bir kış bile demedim ne güle nede bülbüle
Şükür ikinci menzilde bitti yaklaşıyoruz ağır ağır hedefe.
Şimdi sırada yanında getirdiğin her şeyi bırakmaya, emanet dolabının bir gözüne.
İnşallah unutmamışsındır yanında getirmeyi asma kilidi ve kimliği, yoksa kalırsın orda, gidemezsin öteye.
Eşyalar koyulur dolaba tekrar çıkılır yâre varmak için sefere.
Şimdi sırada elektronik kapı, ayakkabılar çıkartılır kapının yanından verilir tecrübeyle
Aman anahtarı ayakkabının içine koy ötmesin kapı geciktirmesin seni yâri güzine.
Gıcık kapı öter sanki üstünde bir şey varmış gibi delice,
Hemen bir gardiyanın sesi gelir sinirle
“–Olmadı tekrar geç, üstünde metal bir şey yok dimi, dikkatli geç dokunma kapıya yoksa öter yine.
Şükür buda bitti ama başka bir gardiyan göz eder herkese
–Şimdi geç odaya bakalım arayacağız seni, cebinde ne var göster bize.
-Abi bir şey yok sadece para var onu da yatıracağım sizden sonra vezneye.
–Haydi bakalım geç, sıra çok, başkalarını bekletme.
Oh bir badire daha bitti şimdi koşuşturma başlar gidilecek göz kaydı ve kimlik teslime.
Heyhat ben gencim ama geçti beni yetmiş yaşında teyze.
Belli özlemiş kuzusunu, Allah aşkına gözü başka ne göre,
Ne şimşek ne berk hepsi hikaye, annelerin yüreği yanmış, koşar kördüğümce
Hah şu parayı da yatırayım yoksa geçemem üst aramasından dönerim en geriye.
Veznede görevli sorar gelenlere
–Bu para kime, sen neyisin, para ne kadar? çabuk söyle,
Birde imza at şuraya, gidebilirsin işlem tamam aman sıraya geç hak yeme.
-Estağfurullah abi zaten “hakkı tutup kaldıralım ” dedik ondan düştük bu garip yere.
–Edebiyatı bırak, Bayanlar sağdan erkekler soldan tekrar geçin sıraya düzenle.
Neyse tekrar bi odaya geçilir kapılar kitlenir hem giriş hem çıkış dikkatle.
Üst aranır var mı üstünde bir şey diye
Ayakkabılılar da çıkartılır
— Koymadın dimi bir şey içine.
-Yav abi ne koyabilirim ki ayakkabının içine sen söyle:
-Belli olmaz size, hey babam hey bu gözler neler gördü sen bilmezsin geç şimdi beni söyletme.
Kilitli kapı açılınca az daha yaklaştık göz kaydının olduğu bankonun önüne.
Çaktırmadan bir bakılır hangi sırada yaşlı azsa o sıraya durulur yada en az kişili yere.
Yaşlı bir amca yada teyze gelirse önüne onun göz kaydı sürer dakikalarca her bir anı işkence.
–Teyze başını az ileri uzat, olmadı çek geriye,
Teyze bak burda gözünü göreceksin bakma başka bir yere.
-Tamam evladım dediğini yapıyorum işte,
Allahı’m daha neler göreceğim bu yaştan sonra sen sabır ver bize.
Sıranın arkasından bir ses
-Hadi söylenme teyze
Bak bizde bekliyoruz, sıra bize ne zaman gelecek acep diye.
-Tamam yavrum tamam bu alet bozuk bana ne söyleniyon ayıp oluyor emme.
Oh göz kaydı da bitti şimdi çok az kaldı gideceğim görüşeceğim bir göz hücreye.
-Bekleme salonunda bir sürü yer var kapatmayın kapının önünü, hepinizi alacağız içeri ne bu telaş ne bu debdebe.
-Olsun biz yakın olalım içeride bekler hali virane.
-Siz bilirsiniz madem, bizim ki teklif sadece, zaten siz girdikten sonra gelecekler acele etmeyin bence.
-Sen ne dersen de beklerim ben kapının önünde,
İstemem otursun isteyen sandalyeye ister sedire.
Kaç kilometre geldim haberin var mı senin, delinin zoruna bak hele. “
Bekle bekle… Hah bu kapıda açıldı şimdi girilecek son yer Yusufların dizinin dibine.
-Koş koş burada da sıra var geride kalma yine.
-Geldim geldim ama yaşlı teyze var önümde.
Geçersem ayıp olur sonra ne der bize.
Bir elektronik kapı daha sıraya geçilir yine.
–Öttü kapı tekrar geç dokunma bir yere.
Yine öttü, var mı üstünde metal bir şey uğraştırma bizi hadi söyle.
-Valla yok bir toz bile üstümde
- -Tamam geç arayacağız tekrar seni ses etme bize.
-Bak yokmuş üstümde bir şey ne dedim ben size.
–Tamam tamam gözünü okut geç karşı bölüme.
-Okuttum ama açılmadı kapı kastı var bize, Karıştı her şey bugün ben acele edince.
–Bekle biraz, az sonra bir daha dene.
-Hah açıldı kapı gidiyorum artık söyleyin hangi koridor kaç numaralı bölme.
–Kime geldin önce sen onu söyle?
-Varisi Sümeyye’ye geldim söyle nerde.
–Sağdaki koridor 7 numaralı göz, otur bekle işte önünde sandalye.
-Eyvallah ağzın şeker şerbet yesin şimdi erişeceğim vuslata camın ardında da olsa, yârimle.
Bir ses duyuldu şak şak, kilitler açıldı geliyor desene,
Rayihası sardı etrafı elhamdülillah kavuşacağım kırk beş dakikada olsa gülüme.
Evet geldiler, - Hişş Hân’ım, buradayım burada 7 numaralı bölme.
Duymuyor ki beni nasıl bir şey bu, ses geçirmeyen camdan perde
Şükür kavuştuk, meleye meleye annesini arayan kuzular misali, feryat ede ede
-Ne yapıyon - iyiyim sen ne yapıyon
-Bende iyiyim işte.
-Çocukları getirmedin mi? söyle niye,
-Daha geçen hafta geldiler yolda uzak olunca getirmedik bu hafta… kem küm işte.
-Tamam siz daha iyi bilirsiniz emme…
-Hişş tamam gelecekler haftaya ağlama, sitem de etme…
-Ben kime sitem edeyim deme bir şey bana kolum kanadım kırık burada, nolur bir şey deme…
Ama elhamdülillah iyiyim kendimden de eminim, isyanda etmem sadece kuzularımı özledim göz yaşım ondan, neyleyim anneyim ben anne,
Nolur anla beni, sus ağlama deme…
…
-Bak var ya senin yeğen Faik yürümeye başlamış hergele.
-Ya Onu da çok özledim hepsinin hayali gözümün önünde
-Ya sende ha, bak zaman bitiyor, gözyaşıyla ıslattın her yeri bu ne böyle…
Ve geldi gardiyan, yüzler soldu ve zaman dondu, zalimce,
-Vedalaşın bitti zaman diğerleri gelecek boşaltın acele
-Uzat elini camın ardından da olsa dokunayım son bir kere
Camın soğukluğu gitti ısıttı kalbinin ateşi hararetiyle
-Işık’lar da söndü boşaltın artık ben ne dedim size
Son bakış ve dile gelen son cümle
-Geçecek bu günler bitecek bu çile
Artık acele etmeye gerek yok ağır ağır boşaltılır ve çıkılır sessizce.
Ama çıkış sırasında yoğunluk nerde çoksa oraya geçilir gitmek istemez kimse
-Ver ziyaretçi kartını, al kimliğini git burada bekleme
Çıkışta gözlerden yaşlar damlar ama kadınlar dışa akıtır erkekler içe, başlar hep yerde
Ne düşüneceğini bile bilmeden, yönelirsin giriş yaptığın kapının yönüne
Dış kapının önünde 7-8 yaşlarında bir çocuk harçlığını verir gelene geçene
-Abi dua edin rabbim kavuşmayı nasip etsin bize
-Ah kuzum neden dağıtırsın harçlığını söyle senin de mi annen içeride
-Evet abi bunlar da benim hayrım olsun sizin bebelere
-Belki bunlar vesile olur kavuşturur rabbim bizi anneme
-Tamam kuzum çok söyleme… senden az değil yaram, yanarım senin gibi bende…
Ey yar haftaya yine geleceğim bu defa çocuklarımla hem de…
Seni rabbime emanet ediyorum iyi bak kendine…