Yusuflar Destanı / Yusuf Kar


-KUYU- I
Bühtanlar çöllerde gezerken serkeş
Onca asır geçti, geçti keşmekeş
Asırlık uykuların zul gecesi…
Gözleri dönmüş Kenan çobanları uyandı
Fesat /d/işlerinin ferdadaki sesi
Vârisler pis iftiranın sigasına kandı.
Kandı karanın şehvetine arsız tümceler
On yıldız karanlıkta şeytanla cilveleşti
Yendi o gün de koca devi minicik cüceler
Yalan yeminler yüce sözcüklerle devleşti
Sıyrıldı ama sökülmedi kalpten şüpheler
Meydanda mert olanlar tenhalarda kahpeleşti
Taşlarda /y/ağdalandı kanın kinli suyu
Bedenden bedene girdi Kâbil’in huyu
Kapkara bir kuş tarihin bağrına uçurum eşti
Uçuruma atılan çilekeş, günahsız kardeşti.
O
dünden
bugüne
Zulmü sinesine yedirmiş nemrutlar uyandı
Çöreklendi ruhlara yeniden bir şahmeran
Kalplerin /z/arı yırtıldı hisli deriler değişti
Kavlar tutuştu,
Fitne /u/yandı,
Yusufların çağı geldi asra dayandı
Katil bir yalana masum bir ceylan boğazlandı
İftiranın en karası verildi bozkurda diş payı
Kurt, pamuk ipleri kesmeyen /d/işinden utandı
İlk /k/an gergef gergef işlendi, kumaş paralandı.
Nakkaşlar yalancı, kanlar kara, kurtlar yalandı.
/L/al hakikat Yakup’un kollarındaki mintandı.
Yusuf Habil kadar kurbandı!
Hissesine düşen kardeş payı
Sarayı
zindandı
kuyusu
Dünya kadar eski pususu
Ve
İnsan yine aldandı Yusuf KAR

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *