AH SYDNEY! (SİDNEY) / Erhan Bozkurt

Ah Sydney!
Sen ne güzel gelin olurdun
İyi bir şair elinde.
Kıymetini bilemedim,
Elim gitmedi,
Seni hep namahrem gördüm,
Ne Seninle olabildim,
Ne Sensiz.
Sana dair
Aklıma gelen güzel şiirler
İhanetim olur diye korktum,
Götürüp attım,
Bir sabah loşluğunda,
Harbour Köprüsünden.
Halbuki Sen;
Boğaziçi kadar özel,
İstanbul kadar güzel,
Öyle zarif, öyle naif, öyle şuh,
Istanbul’a uyumsamasa da ruh,
En az onun kadar mekruh,
…. hayır hayır
Hatta bir o kadar haram.

Ah Sydney!
Ömrümün baharını Seninle yaşadım da
Bir kez bile kem gözle bakmadım.
Olsan da gurbet eli,

Şimdi eteklerinde secde izi
Halbuki Sen, öyle Anzak kızı,
Öyle Gelibolu sessizi
Ama nasılsa
Ezansız minareli semtlerde,
Anadolu mahallesi kadar
Samimi ve içten
Öylesine sıcak ve bizden,
… hayır hayır
Bizden de sıcak.
Hiç aklıma gelmezdi…
Geçmişimize rağmen.
Nasıl da kalbime girdin,
Ta uzaktayken yakından yakın,
Elimi õyle sahici tuttun, kabullendin.
İnananamadım.

Ah Sidney!
Ne kadar kahrımı çektin,
Limanlarda bavul dolusu
Dert ithal ettim oysa ki.
Bir kez olsun yuh demedin,
Ana kucağı gibi,
Baba ocağı gibi,
Yâr kolları gibi,
Sardın sarmaladın,
Hem teselli, hem derman oldun.
Sen de unuttum dertlerimi,
Sen hep bana iyi geldin,

Sıcak, demli çay gibi,
Köpüklü, sade kahve gibi,
Derin bir uyku, güzel bir düş gibi,
…. hayır hayır
Hatta beş başı mamur,
Şefkatli bir Vatan gibi.

Ah Sydney!
Ben dinimi salıklarken,
Sen insanlığınla geldin,
Bilemedim ellerinin
Ellerime uzandığını,
Gözlerinin
Gözlerime baktığını,
Sen mavi, ben kahverengi bakarken.
Çiçeklerin hep ayrı koktuğunu,
Kuşların seslerinden
Senin de huzur bulduğunu,
Sevginin hoşnutluğunu,
Saygının olgunluğunu
İnsanca yaşamın önceliğini,
Senin sarı, benim esmer olmama rağmen,
Sevgi diliyle anlaşabildiğimizi,
Aynı dünya vatandaşı,
Aynı Allah’ın yarattığı olduğumuzu…
Bildim iman ettim..

Biliyorum artık;
Güneşin her yerde sabahları doğduğunu,

Ayın her yerde geceleri aydınlattığını,
Yağmurun her zaman ıslattığını,
Gözyaşının aynı renk aktığını,
Gamzelerin aynı gülüştüğünū,
Gülüyorum … gülüyorsun.
Anladım;
Kötülerin her yerde kötü,
İyilerin her yerde iyi olduğunu,
Farklılıklarımıza rağmen
Aynı havayı, aynı suyu paylaşan,
Canlılardan bir canlı olduğumuzu,
Nuh’un gemisindeki
Umutların ve yaşamın,
Son yolcuları olduğumuzu.
Görüyorum… görüyorsun.

Ah Sydney!
Sende yaşadım,
Seni yaşayamadım,
Şimdi yaşlandım.
Ama olsun,
Sonunda bir gece yarısı,
Sana yazıyorum işte,
Korkularımdan firar ederek.
Farkındayım biraz geç oldu,
Sen erken uyursun,
Beni uyku tutmadı yine.
Varsın bu gecem Senin olsun,
Bak işte başlıyorum;

“Sen ne güzel gelin olurdun,
İyi bir şair elinde.
Kıymetini bilemedim…”

Hani belki olur ya;
Bir bakmışsın,
Ellerimde ellerin,
Elimde duvakların,
Tutup kaldırıyorum
Ve alnından öpüyorum.
I love you
Sydney…

One thought on “AH SYDNEY! (SİDNEY) / Erhan Bozkurt

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *