Uzun uzun anlatacaklarım bitti.
Kısa ve öz olmaya kaldık.
Salak bir yarayı, inci tanesi gibi taşımanın ağırlığı.
Kandırma kendini, kandırma beni.
Ben kanmaya hazırken üstelik.
Artık çağıldamıyor su dağ başlarından;
İnce su sızıntıları, kaya altlarından, birikiyor bendlere.
Bend için değil oysa su.
Şifa için.
Küçük bir bardağı taşırdığında, “dert” ile dertli olana kelime olup akıyor.
Şifa oluyor.
Biz bir yaranın irini olabiliriz ancak.
Yara olmak güzelken, biz salak olmalıyız.
Su sızıyor, birkaç uçuk kelime oluyor.
Biz, artık biz olmadığımız için oluşan yarayı, koca bir boşluğa döndürmüş iki insan.
Su sızıyor aramızdan.