eylülde ve ekimde gidenlere
vehmime çöreklenmiş onbinlerce tay
ılgar telaşesinde şafak öncesi
sabiler güneşe bo/yanmadan henüz
öksüz coğrafyanın sıfır noktasından
direniş yorgunları ülkesine
selamlar yolluyorum
anadolu rodina
şahsuvar mehrú
babamın mezarı beyaz
palandöken ayaz
kıvrımları erzurum istasyonu beynimin
küskünlüğüm olağan zafiyeti beklentimin
“ki yiğidin
baş barında zerafeti
hançerde cesareti
sezilir”
değil mi babam
ben kentine küskün adam
hüviyetimden memleket kısmını sildim
ne yol kaldı ne yordam
çığlık kesildim
beklenen nara yükselmedikçe peronlardan
alacağın olsun palandöken
alacağın olsun doğu ekspresi
duymadın ya bu sesi
holokosttan geriye düş kırıkları
vefanın tanımı muğlak poyrazlarda
lebriz edilen yetimliğimizdir ey halkım
babadan, anadoludan ve şahsuvardan
vefalı şehirlerin nesli tükenme sınırında
yahut ben bir depresif anı duyumsuyorum
değil mi ki yağmur dargın yağmasın
değil mi ki dağlar geçit vermez sevdasızlara…
ben kentine küskün adam
bu şiir travma
bu şiir koma
bu şiir gam
ey şehir
tayları sorma
bir de kafa kağıdımı
herkes duysun
sen duyma ağıdımı
farzımuhal