
Farid Farjad… Adını duyduğunuzda aklınıza ilk ne gelir? Çoğumuz için bu isim, kemanın en hüzünlü, en dokunaklı seslerini temsil eder. İran kökenli bu üstat, kemanıyla yalnızca bir enstrüman çalmıyor; onunla insanın ruhuna işleyen bir hikâye anlatıyor. İşte bu hikâyenin en etkileyici bölümlerinden biri de “Golha” eserinde yankılanıyor. Golha… Bir ince sızı olur yürüyüşe çıkar ruhunuzda… Kapatın gözlerinizi ve Golha’yı dinleyin. Gözlerinizin önüne neler gelecek bir tahayyül denizinde kulaç atmayı deneyin.
Golha…
güller, çiçekler…
Farsçada “güller” anlamına gelen “Golha”, adeta Farid Farjad’ın müziğinde çiçek açan bir duygu bahçesi gibidir. Eser, İran’ın geleneksel müziği ile Batı’nın klasik müzik tarzını harmanlayan, dinleyicisini derin bir yolculuğa çıkaran bir başyapıttır. Bu eserin her notasında bir geçmiş özlemi, bir kültürün zarafeti ve insan ruhunun incelikleri saklıdır. Farjad’ın kemanıyla ağladığını hissettiğiniz an, aslında kendi duygularınızın bir aynasını izliyorsunuzdur.
Kelimelerin kifayetsiz kaldığı anların müzikal dokunuşunun adıdır Golha.
Oysa dilimizde birine hakaret edildiğinde “odun” da denilir. Ney de bir odundur , Keman da… Ama duygularla birleşince işte Golha olur yürür yüreğinize.
Farid Farjad, 1938’de İran’da doğmuş, genç yaşlarında klasik müzik eğitimi almış ve bu alanda ustalaşmıştır. Ancak 1979’daki İran İslam Devrimi’nin ardından memleketinden ayrılmak zorunda kalmış, bu zorunlu göç onun müziğine derin bir hüzün katmıştır. “Golha” eseri, bu ayrılığın izlerini taşıyor gibi.
Bu noktada, onun kemanının Fars şiiriyle konuştuğunu hissedebilirsiniz. Mesela Sezai Karakoç’un şu sözlerini hatırlamak mümkün:
Ney kanlı bir yolculuğu anlatır da anlatır;
Aşk hikâyelerini, Mecnun’u anlatır da anlatır.
Ağzı yalnız kulaktır dinleyen, sayan;
Aklı yalnız sarhoşlardır arayan.
Farid Farjad’ın “Golha”sı, tıpkı Karakoç’un dizelerindeki gibi bizlere anlatır da anlatır. Bana ne anlatır, size ne anlatır, başkasına kim bilir neler neler anlatır…
“Golha”yı dinlemek, bir şehrin yağmur altındaki sessizliğini izlemek gibidir. Eser boyunca notalar adeta birbiriyle konuşur. Kemanın inleyen sesi, dinleyiciyi geçmişe götürür, sevilen bir insanın ellerini tutar gibi bir his yaratır. Ancak bu duygu, bir ağırlık ya da acı değil; aksine, insanı arındıran bir melankoliye sahiptir.
Farjad’ın bu eseri, klasik müzikle Fars kültürünün duygusal dünyasını birleştirir. Her ne kadar sözsüz bir eser olsa da, dinleyen herkes kendi hikayesini bu notalar arasına yerleştirebilir. Kendi özlemleriniz, kayıplarınız ya da hayalleriniz “Golha”da bir yankı bulur.
Farid Farjad, “Golha” ile bir ulusun müzik geleneklerini evrensel bir boyuta taşımıştır. İran müziğinin melankolik nağmeleri, klasik Batı müziğinin yapısal zarafetiyle birleşir. Bu birleşim, farklı kültürlerden insanların bu eseri kolayca benimsemesini sağlar.
Burada bir an için düşünelim: Müzik neden evrenseldir? Çünkü onun bir dili, kelimeleri yoktur. Farjad’ın kemanı da tıpkı bir şairin kalemi gibidir; notalar aracılığıyla duyguların en saf halini anlatır. Kimi zaman bir umut ışığı olur, kimi zaman derin bir iç çekiş.
Farid Farjad’ın “Golha”sını dinlerken, şunu fark edebilirsiniz: Bu eser, bir insanın hayatındaki tüm duyguları temsil ediyor. Sevinç, hüzün, aşk, ayrılık… Tıpkı bir bahçedeki çiçeklerin çeşitliliği gibi.
Bu noktada, İran edebiyatından büyük şair Hafız-ı Şirazi’nin şu sözlerini hatırlamak yerinde olur diye düşünüyorum
“Şu halde ey olmayacak düşüncelere dalan, derde düşüp gönlünü incitme!.”
Farjad’ın kemanı da çiçekler gibi hem büyüler hem de solmanın güzelliğini hatırlatır bize.
Bir an durup, bu müziği tüm dikkatinizle dinleyin. Göreceksiniz ki, “Golha” yalnızca kulaklarınızda değil, kalbinizde de çiçek açacak.
Çok güzel bir yazı olmuş.Özellikle ‘insanı arındıran bir melankoli’ ifadesi bu günlerdeki ruh halimi de iyi ifade etmiş.Kaleminize sağlık.