selam bahar soluyan
çelimsiz soruları yasakladıysam kalemime
üşümeyi kendime sakladım bilesin
sıcak kentlerin kahverengisinde
bir fincan kahve kokusu bile lükstür ikimize
zaten beceremeyiz ,heyecanlanırız
dökeriz tüm kahveyi ve kahverengiyi
memleket kokulu elbisemizin üzerine
yine dua mıdır gecen
baba mıdır günün
anne midir hecen
dur ağlama hemen
hüzn’aver Kırlangıçlar
göğümüzde uçarken
hani astıma yakalandığımız bir gurbet akşamında
yüreğimizin sıkıştığı ,gönlümüzün daraldığı o anda
yaren olduğumuz kırlangıçlar
birbirimizden çok uzak olmanın sembolü
birbirimize çok yakın olmanın sırdaşı Kırlangıçlar
İşte onlar terk etmedikçe
Ben umutsuz olmayı süresiz yasaklıyorum kendime
Sana gelince,sen baharsın
bahar soluyansın
Neşideler okuyansın terkedilmiş kentlerimizin
Henüz fark edilmemiş gönlü güzellerine
Sana gelince sen ümitsin diyorum
Yoksa ağlıyor musun
Ağlama
Kırlangıç olmak bana düşer
Şehla gözlerinin kahverengi göğünde
Bir inci tanesi olup göğsünde
Saklanmayı da bilirim
Yasaklanmayı da bilirim bir sürgün türküsü gibi
Varlığından güç alıp
Soluklanmayı da bilirim
Süresiz bir eylemin orta yerinde
Ah bahar soluyan
Sen ve ben ikiden çoğuz
Memleket kadar varız
Bu şiirdeki umut kadar yoğuz
Kendine iyi bak bahar soluyan
Neşideler okuyan terkedilmiş kentlerin
fark edilmemiş gönlü güzellerine
Kendine iyi bak
Bir de mektup yazmaktan yorulan ellerine
Farzımuhal
şiiri okumak değil şiir okumak böyle bir şey olsa gerek…yazmak demedim ki…