Evet, halkımızın canı gönülden kapatılmasını talep ettiği TÜM’ler yani Terör Üretim Merkezleri birer birer kapatılıyor. Artık en sonunda sıra, elit törörö üreten azılı bir üniversiteye geldi.
Ama halkımız merak etmesin. Daha önce nasıl diğer törörölerin hakkından geldiysek bu törörölerin de hakkından geleceğiz evelallah. 18 üniversiteyi kapatırken seslerini çıkarmayanların sesleri şimdi yükselse kim duyacak. Daha yeni, bir üniversiteyi çatır çatır kapatmışlığımız var.
Emin olun ki bu törörö yuvasını dağıtmak diğerlerinden çok daha kolay olacak. Strateji dehası ulu önderimiz ve yancıları; pardon danışmanları sayesinde öyle bir eylem planı uygulayacağız ki bir bakmışsınız bu törörö üretim yuvası olan üniversite yerli ve milli bir medreseye dönüşüvermiş.
Yok pardon, üniversite diyecektim. Medrese gibi yerli ve milli bir ismi henüz kullanmıyoruz. Ama halkımız merak etmesin az bir zaman sonra Darü’l-Hilafeti’l-Âliyye Medresesi altında Darü’l-Fünun Darü’l-İctimaiyye, Darü’l-Muallimiyye, Darü’l-İktisadiyye mektepleri de kurulacaktır.
Evet, aslında büyük bir stratejik çalışma ile vatan sathına yayılan en yüksek IQ’lü öğrenci kılıklı elit töröröleri bir okula topladık ki bitirmesi kolay olsun. Sonrasında diğer törörö yuvalarını imha ederken uygulanan Truva atı stratejisini uygulayarak onları da bitireceğiz evelallah.
Truva atı ne mi?
Yav kardeşim tamam yerli ve milli olun ama biraz da dünyadan haberiniz olsun. Truva atı stratejisini bilmeyen mi var? Hem o da bir nevi yerli ve milli sayılır. Sonuçta Anadolu’da yaşanan bir olay.
Ay bilenler bilmeyenlere anlatsın da biz de konumuza dönelim.
Bakınız sevgili yerli ve milli vatandaşlarımız; şimdiye değin ne yaptık, nasıl stratejiler izledik bir görelim. Önce sureti haktan görünerek Fificilere yanaştık. Onlar zaten saf oldukları için kandırmak kolay oldu. Biraz güzel Kuran’ı-kerim okuma, biraz secde, birkaç damla gözyaşı tamam. Akabinde katkı payını devletin ödediği bir sendika sayesinde hepsini bir araya toplayıp sonra bir parmak şıklatma kolaylığı ile iyot gibi açığa çıkan töröröleri hapishanelere dolduruverdik.
Sonra demokrasi trenine toplanan demokrat insanları “evrensel insan hakları”, “uluslararası hukuk standartları”, “askeri vesayete son vereceğiz” deyip vagon vagon gezerek çakı-çakmak ayna-tarak satan vapur pazarlamacılar gibi tek tek dolaşıp demokrat olduğumuza ikna ettik. Sonra trenden inip bir topçu kışlası (birkaç ağaç) bahanesi ile sokaklara dökülenleri birer birer fişleyip liderlerini hapishaneye tıkarak dış güçlerle irtibatlarını koparıp soluk borularını kestik.
Sonra, yerli ve milli teröristimiz olan İmralı sakinini dinlemeyip ille siyaset yapacağız diye tutturan Kürt vatandaşlarımızdan parti liderini ve parti yöneticisi olanları armut gibi toplayıp hapishanelere doldurduk. Yani yerli ve milli terörist başımız televizyona çıkan kardeşi vasıtasıyla onca çağrı yapmışken, ona kulak asmadan en önemli para kaynaklarımızı -pardon şehirlerimizi- muhalefete kaptırmamıza sebep olursanız başınıza gelene katlanacaksınız.
Ha birkaç milletvekili var ama siz merak etmeyin yerli ve milli vatandaşlarımız, onların dokunulmazlıkları kalmadığı için bir parmak şıklatmasına bakar hapse atılmaları. Dünyaya demokrasi görüntüsü vermek için bir süre daha onlara ihtiyacımız var.
Bakınız, bu elit töröröler demokrasi, eğitim, bilim, sanat vs. diyorlar, öğrenci olduklarını iddia ediyorlar ama biz kaçın kurrasıyız. Törörö olduklarını bal gibi de biliyoruz.
Bunca senedir bilim bilim diyorsunuz da bir papaz eriğini imam eriğine dönüştüren makine ya da yerli ve milli organik hoşaf üretebildiniz mi? Yok!…
Sanat diyorsanız, bir sürü yerli ve milli sanatçımız var zaten. Umut Mürare’den Uğur Işılak’a İbo’dan Divamız Bülent Ersoy’a geniş bir yelpazede yerli ve milli sanatçılarımız var. Hatta istiyorsanız bir zamanların efsanesi Mazhar Alanson hatta ve hatta saraya çıkan ünlü piyanist Fazıl Say bile var. Popçulardan Mustafa Ceceli’den Serdar Ortaç’a skala geniş. Demet Akalın ile Hande Yener bile senelerin düşmanlığını bir yana bırakıp el ele külliye davetlerine gidiyor. Seç işte istediğin sanatçıyı.
Ama yok, onlar ille de kökü dışarıdaki dış güçlerin maşası olacak onların müziklerini dinleyecekler.
Ama bakın reisimiz nasıl da ferasetli davranıp hard rock dinleyen bir rektörü Truva atı olarak kendini elit sanan o törörö yuvasına atadı. Böylece amaçlarının bilim sanat vs. değil aslında milli iradeye karşı çıkmak olduğunu gösterdi.
Yani yeni rektörü atayan, en üst düzeyde seçilmiş, milli iradeyi en üst düzeyde temsil eden reisimiz değil mi? O zaman yeni rektör de otomatikman seçilmiş oluyor.
Hem bakın ne güzel yabancı dil konuşuyor. Yayınladığı bildirideki yazım yanlışları ise yabancı dillerle bunca iştigal etmesinin sonucu. N’apsın garip bizim elitlere yaranmak için İngilizce konuşacağım derken Türkçeyi unutmuş.
Bakınız yerli ve milli vatandaşlarımız bu yeni rektörü yeterince yerli ve milli bulmamış olabilirsiniz ama merak etmeyin. Bu da bir strateji. Bu rektör sadece bir basamak. İşte öncelikle nispeten kendilerine benzeyen birini rektör atadık ki alıştırma turu olsun. Yerli ve milli, üstelik doktora tezini kendi yazmış ve yabancı dil bilen birini bulmak ne derece zor tabii bilmiyorsunuz. Sonrasında “Kadınlara okuma öğretin ama yazma öğretmeyin. Yoksa sevgililerine mektup yazarlar.“ diye öğüt veren yerli ve milli kaynaklardan beslenen yepyeni müderrislerimiz olacak.
Yaa tabii müderris… Ne yani gâvur icadı olan “rektör” mü diyeceğiz yerli ve milli hocalarımıza, yerli ve milli unvan olan “müderris” dururken? Sabredin hepsinin sırası var. Bakın “Kendi ömründen ömür vermek istediğini” söyleyerek yüz dizelik şiir yazan yerli ve milli üniversite hocalarımız var. Elhamdülillah gümbür gümbür geliyorlar.
Zaten akademisyen kılığına girmiş 7000 küsur töröröden temizlenen üniversitelerimiz nefes aldı. Şimdi onların yerine her fakülteye onlarca, yüzlerce araştırma görevlisi aldık, kuluçkaya bastık, yetiştiriyoruz elhamdülillah. Birkaç seneye kalmadan her fakültede pıtrak gibi yerli ve milli akademisyenlerimiz olacak. Bir de yurtdışı yayın zorunluluğu filan olmayınca dış güçlerin zehirli etkisinden zarar görmeleri de olası değil. Kısa bir süre sonra yabancı dil şartını da kaldırdık mı tamamdır. Yerli literatür nelerine yetmiyor. Ha şu literatür yerine de yerli ve milli bir karşılık bulalım. Hatırlatın bir ara.
Sonraki hedefimiz ise yerli ve milli öğrenci olacak Allah’ın izniyle. Devlet kurumlarındaki mülakat benzeri bir eleme sistemi getireceğiz.
Bakın devlet kurumlarında hiç fire oluyor mu? KPSS sınavından 99.99 puan bile alsan mülakattan geçemeyince hiçbir işe yaramıyor. Ama mülakatta yerli ve milli sınav heyetinden alınan 55 puan bile yeterli oluyor atanmak için.
İşte mülakatla öğrenci atama sistemini getireceğiz. Hele şu öğrenci kılığına girmiş töröröleri bir aradan çıkaralım. Bakın güvenlik güçlerimiz nasıl da canla başla kapı-duvar kırarak topluyor elit töröröleri.
Siz yerli ve milli yavrularımız da bu okulda okuma imkânına kavuşacaksınız Allah’ın izniyle. Az biraz sabredin. Siz şimdilik cv hazırlayın.
Öğrenci cv’si nasıl mı hazırlanacak?
Yav canım, sosyal medya paylaşımlarınız, parti teşkilatındaki çalışmalarınız, size referans olacak il ve ilçe başkanlarının, milletvekillerinin imzaları, birlikte çekildiğiniz fotoğrafları filan gibi şeyler işte.