Akşamdan yağan yağmurun yaydığı büyülü koku sarmış her yeri.
Çimenin ucundaki çiy taneciklerinde bir dünya saklı
Güneş enfes ve cilveli ışıklar besteliyor renginden.
Bir rüzgar sarıyor yüzleri hafif hafif pamuk dokunuşlarla.
Saçlar konuşan dudaklara yapışıyor
Kirpiklerin ucunda nevruz ateşi.
Rüzgarın sesi hışır hışır, kulağa gizemli bir fon bırakıyor.
Az ilerde iki küçük çocuk tanışıyor,
Aileler mutlu.
Arabalar gidiyor meçhule doğru yüz yirmi km hızla arkasında tiz bir motor sesi bırakarak.
Biriken küçük su birikintileri yalnızlığın neresinde.
Olan bitenlere eşlik ediyor kuşlar senfonisi.
Basket potasına sert çarpan topun baskın sesinde bir ahenk notası.
Çınar ağaçları hep taze hep yeşil, yeşille mavinin cümbüş atlası.
Elinde bastonu, sırtında sıcak gocuk ağır ağır yürüyor beyaz saçlı teyze.
Oda memnun Aralıktan.
Basket potasının aldığı darbelerle başı dönmeye başlıyor.
Yazı biterken kahvede bitmiş oluyor farkında olmadan.
Handan Tunç