Adı İstanbul olan bir şiir yaz
Mısralarında;
Göğe uzanan şehadet parmağı misali minareleriyle,
Selahaddin mabetleri olsun.
Sabahında Eyüp Sultan,
Cumasında Fatih,
Bayramında Lebbeyk seslerinin yankılandığı Süleymaniye olsun.
Yenikapı Mevlevihane’sinde semaha durmuş bir mevlevî dervişinin
zikr-i fakri olsun.
Pieree Loti’den gözlerimizin sayısız fotoğrafladığı içimize sığdıramadığımız Haliç’in o boz bulanık mavisi olsun.
Adı İstanbul olan bir şiir yaz mısralarında;
Taksim’den İstiklal”e uzanan teri topuklarına akan yürüyüşlerimiz olsun.
Ve Beyoğlu’nun günah bilmez sevap tanımaz, alabildiğine karanlık anason kokan sokakları olsun.
Eminönü’nde rakı balıktan vazgeçip;
Balık ekmeğe talim eden nesillerimiz olsun.
Galata kulesinden Kızkulesi’ne,
kabaran bir deniz gibi bağrışlarımızın yankısı olsun.
Modadan Bahariyeden esintiler olsun.
Gezmeye doyamadığımız Kapalı Çarşı,
Okumaya doyamadığımız Sahaflar,
Yemeye doyamadığımız kare baklavalar olsun.
Üsküdar’da Mihrimah Sultan’da içilen bir kahve tadında dostluk ve kardeşlik adına her ne varsa olsun.
Adı İstanbul olan bir şiir yaz her mısrasında İstanbul olsun
Her mısrası kokusuyla sarhoş olduğumuz İstanbul koksun…
Servet Erdil