Mefkûre / Yunus GÜLER

Abi-abla-kardeşler! Baş’ınız bağış başta.

Sancılanır beşaret; aşkın çağlar doğuşta.

Ellerde nur, yurt-yuva, gözlerde tütüşünüz.

İmara emir eri, has işler tutuşunuz.

Ziyadar gönülleri buyurdunuz tahtına.

Nasipdar nesilleri doyurdunuz bahtına.

Kıtaların, bereket doldurdunuz kahtına.

Meyveye daha baştan cilvedir ırgalanmak.

Âşıklığın şanından sevdayla dalgalanmak.

“Süreç” namlı mazlumluk yıllar yılı acıyan.

Maskeli musluklardan fışkırdı yılan çıyan.

Çekemezdi köksüzler, çatlarlar çökerlerdi.

Öksüz güller gördü mü, çürütür sökerlerdi.

Bahçıvanlar; çöllere çemenzar ekerlerdi.

Çıldırdılar çaldıkça iblisin borucuğu.

Çullanıp çiğnediler, filizi korucuğu.

Apardılar kovanın balını peteğini.

Kopardılar dîdenin dalını çiçeğini.

Lâl edildi bülbüller, kalleş kargalar öter.

O kadar olmaz derken, oldu gün günden beter.

Saçtığınız tohumlar, bahara er-geç yeter.

Peşinde çaşıt-muhbir, gammazcı ve muhannet.

Civanmerttin yiğittin, ummazdın kemden medet.

Dört duvar; uçsuz mekân.. sonsuza nazarınız.

Kazancında sonsuzluk, ucuzca pazarınız.

Hakaret-darp-tecridler, yakıyor anızları.

Zindan-sürgün-inziva, toparlar yalnızları.

Hidayet aynasına kırparlar yaldızları.

Havanda su dövmeyle övünür poz-poz şebek.

Kindarların hışmında kundaklı bezli bebek.

Oynaşır saçlarıyla masallarda meltemler.

Avutur gözyaşını ninnileşir matemler.

Gazâbı tetikler de, kahır yüklü ses tonu,

Yakar yıprak patikler; beton yüzlü kartonu.

Mâsumlara buraktır; meleklerin faytonu.

Bütün renklere bir bir, bir solmayan renk yürür.

Karalara seferber karanlık kat kat bürür.

Örter gerçeği gece, kelepçesiz dilekler.

Düşleri eme eme, erer rüşte emekler.

Işık değmez tenlere.. gölgeleri özenli.

Perdenize teşrifler seheriniz antenli.

Zirveleşir ranzanız zeminler zemzem tenli.

Öteden beri belli, bekler birini biri,

Buram buram çaylarda muhabbet diri diri.

Görüş günü sükûtlar.. bakışır mağmaya eş.

Gaybûbet meskeninde sükûn; dağlayan ateş.

Deryâyı kül ederdi, dökülse eğer dile,

Feryâdı güldürdüğün çekmeye değer çile.

Furyası ödüllerin; ebedde yağar kula.

Şebnem-şebnem kaş-kirpik; taş damlar, yufka kâğıt.

Neminde gizli seller, taşıyor nazlı ağıt.

Gemlenen mektupların, otağı dilsiz yazın.

Demlenen türkülerin ocağı telsiz sazın.

İlhamından feyz alır hayretlerin enfesi.

Yusufları mest eder hazretlerin nefesi.

Tel tel erir ufukta hasretlerin kafesi.

Depreşen hâtırâtla duyguların sürgüde.

Kermesler ilmek-ilmek çehrendeki örgüde.

Hizmetin kesintisi; zihninde tayfun boran.

Tutuksuz hayallerin; rüyânı hayra yoran.

Uzaklığın ezâdır, ezberin isimlerle.

Mahzûn sohbet’i cânan, neşeli resimlerle.

Karşılar eşrafını firdevs; merasimlerle.

Bir de birer “sen” yolcu; her gidenle berâber.

Edebinde garkolur firkat çığlıklı haber.

Sınar aktif sabırla, baskı-baskın; korakor.

Basîretli basara, örüyor Kudret dekor.

Kıymığa törpüsünüz nisyanlardan bulaşan.

Himaye kucak kucak kuluçkalar dolaşan.

Sarplara köprüsünüz, kulaç kulaç ulaşan.

Sâdıklara mesafe; takamaz çelme-çengel,

Zaman-mekân izafi, diyemez: gelme, engel.

Meşakkat kanadına kuş tüyleri biçtiniz.

Müşkiller inadına, muştulara göçtünüz.

Zorlukta kolaylıklar, seyriniz hayran hayran.

Heybede muâvenet, yollanır kutlu kervan.

Koğuşlarda kamplarda döllenir mutlu devran.

Erenleri çıksa da tâlihli sahillere,

Rehînedir sâlihler; kıyımcı câhillere.

Cennetliğe namzettir hücreler ve şehirler.

Kiminizle cennete akar altta nehirler.

Şehitliği içtiniz, ölüme can katarak.

Mefkure menzilinde “silivri-sincan” uğrak.

Tartısına mizanın inci mercan satarak.

Dadandı haydut-korsan; susma azman azgına.

Servet; hikmete varmak, küsme aman yazgına.

İpeği pörsütemez; beislerin reisi.

Kozayı örselemez, akın etmez yeisi.

Sürmezsin yâda isyan, süremez hüsran gâlip.

Gül gamzede türbedar duramaz hicran kalıp.

Görkemli mürüvvetin vaslına gufran tâlip.

Sular; susar, sır olur sızar usulca suya.

İz sürerek süzülür; meydan ya da pusuya.

Güzergâhı katrenin, dolambaç-çetin-uzun.

Katmerli hicretlerde çarkları yokuş-düzün.

Kardelen kalenderler; kara-kışa neşterler.

Seraplarda vâhâyı neşredişte kan/terler.

Mahşer günü sahada sağdan sayar defterler.

Nâdanların haddi mi deva-derman-teselli.

Nâlânlara rahmânın dergâhından tecelli.

Hâşâ-kellâ! zulmetmez, ‘kader; adâlet eder’.

Keder azık mü’mine, gerisi hepten heder.

Gadredip alsa biri, titrer semâ âhına.

Gâh aheste gâh derhal, dolanır günâhına.

Tarihler kayıt düşmüş şahların eyvahına.

İzzetin kırık zâhir, muhtaçlığın hicap ar.

Izdırâbın; mânîsiz, göklere-arşa akar.

Sine sarsık, söz fersiz, ensene hüzün bindi.

Kubbene hüzme-hüzme, sekîne-huzur indi.

Çoğaldın tükendikçe, güvelere gülüştün.

Mağdurluk eklendikçe ne var-ne yok bölüştün.

Geçitler tıkandıkça enginliğe doluştun.

Veren de O, alan da, olanı sondan ilkten.

Hele de O’nsuzlara, ne fayda soydan mülkten.

O seni iyi bilen merhameti çok bol var.

Arzunu-hâcetini, ister ki, arzet-yalvar.

İlticâyla Rabbine, mahcup boyun eğmeler.

Hacaletle teveccüh, naz-niyazla nağmeler,

Bûsesini semâlar; pak sîmâna düğmeler.

Önüne zulüm dursa, binbir tür tuzak kursa,

Atından inmez yürek, canını örse vursa.

Coşturur sevgi şefkat koşturur serhat serhat

Ahdinden dönmez yürek, çatlar da altında at.

Yanardağlar etse pes, yıldızları tutsa pas,

İslenmez sönmez yürek, dünyaları yutsa yas,

Nârı dinmez yürekte, havz’ı kevserler tas tas.

İstikbalin burcuna gerdiniz imzâları.

Ordunuzun harcına kardınız “Hamza”ları.

Faniler fenasından gördünüz cezâları.

Hoşgörüyle-dirlikle kırdınız nizâları.

Testinizden imbikle kurdunuz hizâları.

Mızrapla bamteline, vurdunuz rızâları.

Beste beste destanla, sardınız fezâları.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *