ân’yanığı/farzımuhal

diline hüzün değdi çocukluğumuzun dondurma aramaz olduk şımarmaz olduk çay bahçelerinde

sandalye taşıyıp, bi’gazoz ücretine tav olmanın hazzı kalmadı
pek evvelden tanışıkmışız,bilişikmişiz hüzne
ilişikmişiz kıyısından köşesinden
görmediğimiz kentlerin gölgelerine
bitişikmişiz iyi insanların iğreti öfkesine
yaşamak,bir lastiği germek gibi sabır ve emek istermiş
elinden kaçırmadan iki ucunu
erdem istermiş,direnmek,hayal kurmak
yaşamak güneşe çevirmektir avucunu
umudun yitmeye zorlandığı karanlıklar ülkesinde

bilmiyoz ki kurallarını oyunun leyli
bilmek de istemiyoz belki
tüm yağlar ve ballar satıldı mateminde doğruluğun
uzun eşek yıkıldı
uçurtmalar göğe hasret
uçurtmaların ipleri yakıldı

dilimiz şerha şerha an yanığı
yılmamanın şarkısını söylüyoruz suskunlar izdihamında
varlığın an tanığı leyli

hep aydın kal leyli..

Farzımuhal

Resim : Gökhan Bozkuş