mavi bir yorgan gibi örtmeliyiz şiiri
sevdamızın, kavgamızın üstüne
fm
Beni gurbette yalnız koma,Kalbime kurbetin tahtını kur.Gayretime şevk aşısı nakşet,Kulluğumda kalmasın kusur. Fesat istilasında mevsim.Gecikir Hızır kanatlı nesim.Heyecansız çıkarsa sesim.Alnıma diriliş busesi kondur. Sürgüne yolla korkularımı.Cümle şerirden koru aklımı.Rızana erdirecek…
Bir çocuk annesini doğuracaksa yalnızlığından,Güvercinler yalpalayarak uçacaksa,Ve tweet atacaksa küskün adamlar,Bir yorgunluk olmuşundur kendi adında. Sever misin gülmeyi güneşliklerden sızdığı gibi güneşin,hüzün dediğin bir Hilmi Yavuz şiiridir artık.perçeminden nur kopardığın…
Dilemma Su döngüsü sanki yaşadığımız Münib,Hint okyanusundan asumana,Semadan Arap denizine berrak tüneller.Kıyıda melez bir çocuğun saçını yıkadığı musonlardan değil,Açeyi yerle bir eden tsunamilerden bahsediyorum. Ne maviyi seçmek kolay.Ne depremden kaçmak…
Uykusunda deniz ve semaAyık gezen ruhları avlamaktaUfkunca haykırmakta dalgalarAşığım aşkın sesineNesnesinde alev saçan firakınKim kalmış ki vuslatın gölgesindeKimden yana bu bulutlarKiminle açılır buutlarAşkın sermesti semaHırçın dalgasına vurgun edaBilmem ki kaç…
Biz bir ifrit devrin garipleriyiz,Mahpus ve muhacir, gaipleriyiz.Hem zail hem mahdut şu gamhânedeHüzün seferinin galipleriyiz.. İster hezimetin hicranı sarsın,İster bu zorlu yol zafere varsın,Hakkın muradıdır kul hep yakarsınHer halde inanmış…
Karanlık bir sonbahar mı gelenŞehrin ayazı mı yoksa seyredilenAşk mı yoksa Eylülü Ekime Kasımdan önce sevdiren Asırlar boyu yaşayan kırlangıçtır sesi en derindenMasmavi gündüzü yağmura bırakıp gelenYıldızların ışığı güneşin aya…
Hilmi Yavuz’a ben…öyle bir zaman içindeöyle bir tarifin meçhuluöyle bir sesle beraberne yana uçacağını bilmeyenkanatları mumdan bir kuş olmuşumben…hani şimdi, gözlere küsmüş deliguguk kuşu ve kengel misaliçağların mengenesinde bir ahöyle…
Sararıp soldu günler mevsim sonbaharSavruldu takvim tükendi aylarTerki diyar eyledi yine göçmen kuşlarAyrılık uğultusunda yapraklar rüzgarYürüyorum dolu dizgin yağmur iliklerimdeAçar mı kır çiçekleri yolumun üstündeSıra serviler gibi süzülüyor hayallerimSarılmış kasımpatı…
Bir zaman körükler durmaz, coşardıİnleyince örsler kalmazdı cürufBaşka değil, hizmet için yaşardıGözünü süzerdi Demirci Yusuf Dalgalı sulardan münbit sahileKabul olmuş bir duaydı aileTufan uğramadan önce bu ileGülşen, lalezardı Demirci Yusuf…
Mavi bir ışık süzüldü bugün hücremden içeriAldım onu sakladım gözbebeklerimde ,Sonra tuttum bir köşede sessizce nicedir beni bekleyen kağıdı kalemiNasılsın diye sor dedi ışıldayan mavi,uzun zaman oldu görmeyeli..Haklıydı çok uzun…
Kalem elde bir destan karalar gibisin dost, Zaman zaman kanayan yaralar gibisin dost. ~~ Yakamozlar parıldar mısraların üstünde, Med cezîre tutulan dalgalar gibisin dost. ~~ Bazen bir tesellidir bizi ayakta…
Ayrılık tâ ezeldenDîllerde yâre gönülKavuşmaktır tezeldenBu derde çâre gönül Gözünden akar eşkinSevdânsa baştan aşkınKülhanında bu aşkınYanarsın nâre gönül Gün gelir gülzâr solaÂteşi gönle dolaSâyesi acep n'ola?Düş de gör hâra gönül…
Nefsime derim ki ; Geldin, gidiyorsun ey cân !Gün, aydı mı gözlerini ?Yâ Mennân !El-emân ! Sarılırken ak kefenineAnd olsun ! Kirâmen kâtibineDönüp de bir bak mâzineAğla gözlerim ağla Hebâ…
Serdim ömrümü, Ne varsa bende Can dedim, can bildim.. Maharet Sen'de Had bildim, çekildim.. Büyüklük kimde? Sevda bir nesne, Yunus'a göre, Kıymetli.. Öyleyse, Sen öznesi Yüklemi sır, sır olmak.. Sırra…
(Beyhan Yaşar'a ithafen) Nil'in beyaz nilüferiÇöle düşen zarif inciBuğu buğu anılardaDillerde o eşsiz nezaketGözlerinde tebessümSahralara serpilir Çiçek çiçek tohumlar…Nil'in durgun sularındaÖyle yanar ki için;Bak şimdi kollarındaAnnesine hasretGökçe gözlü bir yiğit……
Karanlık bir kuyudayımDudaklarımda tespih taneleriYüreğim, sabrın keskin kılıcında titriyorVe bekliyorum… Mühürlü bütün gözler!GörmekKörlüğün adı bu günlerdeNeden sessiz konuştuğunuBile bilmiyor hiç kimse.Zulmün pençesindeSessizliğin mahkûmu olmayanMühürsüzler!Ve her geçen gün büyüyor karanlık.Bir güneş…
Hasretin Eylülü düşer leylim gecelereHayretin feryadı, gamhanelereGönlüm savunmasız çarelereÇerağ olmuş dimağlardaGönlüm ki yoluna divaneYetim bir Leylayım viraneÇölüne vahayım divaneSerabına kat beniSevabın say beniGecelerin ağıdına yak daKüllerimi üfleyerek savur beniSürünsün ömrüm…
Bir insan,Bir sandık,Binlerce harf,Binlerce kelime,Ve;Yitik Bir Hazine!İnsan söz ile yol alır. Harflerle, kelimelerle kendini ifade eder. Kurduğu cümlelerle; geçmişi dürer, yarınlara sözbırakır. Gerçi insan sussa da çok şey söyler. Şu…
Kaç ülkenin üstünde açtın kanatlarınıKaç büyülü iklimden geçip geldin göçmen kuş?Gerilerde bırakıp azap bulutlarınıMavisinde doğduğun engin semana kavuş. Kafilenin izini kaybettiğinden beriGurbetlere savruldun mecrasız boranlarlaYıllar sonra işittik kahredici haberiKafese konulmuşsun…
Tam solarken çiçekleri Bahar’ınDüştü penceresine bir küçük serçeKonacakmı göçecekmi diye bilmedenSaldı tılsımını bir cılız ‘cik’ ile Dedi bahar, geç kaldın vaktim yok neşeyeDoldu zaman bende, belki gelecek seneyeArtık hüzün, hazan…