Ümidin Altın Kafesi / Derya Hekim
Yığınla sözcük var kafamda dönen. Ama bir şekle bürünüp, renge boyanmadığından dökülmüyorlar satırlara. Anlamsız ve karmaşık halde uçuşuyorlar etrafımda. Küçücük bir sesle bin bir hal alıyor bir anda. Bir şekle…
Yığınla sözcük var kafamda dönen. Ama bir şekle bürünüp, renge boyanmadığından dökülmüyorlar satırlara. Anlamsız ve karmaşık halde uçuşuyorlar etrafımda. Küçücük bir sesle bin bir hal alıyor bir anda. Bir şekle…
Bir varmış ama hep varmış. Hiç yok olmamış. Olsaymış şayet Dünya hiç varlığını venedenini öğrenemezmiş. Onun için hep varmış bu hikaye. Eski zamanlardan beriöğrenmeye merakı olan okurmuş. Okumaktan önce yaşamını…
Anadolu neresi? Nasıl bir diyar? Kim yaşar burada? Havası suyu nasıldır? İnsanı nasıl? Ana, baba, evlat nedir bu diyarda? Peki Anadolu nedir? Neden Anadolu adını almıştır? Nasıl almış? Üstüne konuştuğumuz…
Uzak diyarların türküsü çok olur derler. Çok uzak diyarların ise bitmeyen sözleri varmış. Bu diyarlarda anladım ki ya kalem kelama doyacak ya da kalem bu uğurda tükenecek. Kalem tükense iç…
Bir gün son oldu her şeyimiz. Analarımız... Ah analarımız! Son kez yaptığı açmaları kırdıkları bir poşet fındıkla azık ettiler. Bizden geriye minyatür bir ev kaldı. Hayalimizdi bir gün küçük ama…
Pıssssssssssssssssss diye hava kaçıran vakum poşetinin sesi miydi yoksa benim hüzün, sevinç karışımı yaşadığım duyguların dışa vurma şekli miydi? Bilemiyorum. Bir sevinç yaşıyorum ön planda. Yıllardır bitsin bu ayrılık diye…
“Alışkanlıklar köleliğin farklı bir biçimidir.” der: Michel de Montaigne. Beklemek, bir de umutla yoğurmak bitmeyen sancılarımın adı. Ben umutla beklemeyi alışkanlık edindim. Bugün yarının gelmesini bekliyorum. Yarının dünden daha…
Bayramın gelişi günler öncesinden belliydi. Evde bir telaş var ki sormayın gitsin. Bütün odalar tek tek temizleniyor. Perdeler yıkanıyor camlar siliniyor. Bir de perde asma faslı var ki ne zor…
Çocukken zaman geçmeyecek gibi gelirdi. Hiç büyümeyecek gibi hissederdim. Babamın gölgesinde, annemin kucağında sonsuza kadar kalacağım sanırdım. Büyümeyi de isteyen bir çocuk değildim aslında. Büyümek yerine yaramazlık yapmak, sağda solda…
Selanik (Thessaloniki), göçmen kuşlara bağrını açmış güzel diyar. Gelen konar, konan göçer diyar. Nasiplisinin tanıdığı güzel belde. Sakin, huzurlu, kendi halinde gösterişten uzak bir şehir Selanik. İnsanlarıyla daha bir sıcak,…
Dur gelme artık! Yoruldum. Kaçacak dermanım kalmadı. Esme rüzgar, sus! Sesin duyulmasın. Gelme! Dur gayri ötede. Zor iş senle baş etmek. Bir çoklarını aldın daha doymadın mı? Benim başım zaten…
Bilinen ama bilinmekten uzak bir zaman diliminin renkleri soğurduğu yerde büyük bir sessizlik var. Pek derin ve manalı bir suskunluk yatıyor orada. Durgunluk; her fıtrata, hayattan edindiği tecrübeler neticesinde yerleşiyor.…
Yabancısı olduğum sokaklarda dolaşmak benim için oldukça zahmetli bir iş. Yalnızlığımı yüzüme vuruyor sanki bu yabancılık. Korkuyorum biri bir şey soracak diye. Çünkü cevaplarken zorlanacağım. İçim büyük yıkımlarla dolu.…
İnsan nedir? Kuş misali konargöçer, canı yanmışa yılan gibi sinsidir herhalde. Yemenici’den dinlemiştim ben insanı. İnsan çıtalıya (uçurtmaya) benzer demişti. Çıtalının altı köşesine birer vasıf vermiş ve en başa…
Kalabalıklar içerisinde yalnızlık gönül istediği ile buluşamadığından doğar. Ne gece ne gündüz anlam ifade etmez artık. Gönül istediği ile değilse, varmak istediğine varamamışsa mahzundur hep. Yarım kalmıştır yaşamda onun yeri.…
Plansız bir ayrılık bütün ayrılıklardan daha derin bir acıya sahipmiş. Bilmediğimiz bir yolculukta tek seçeneğimizin ayrılık olduğu son noktadaydık. Normal zamanlarda sadece yolculuk yapılan bir alan havaalanı. Uçakların gelişini,…
Geceler ne kadar uzun olabilir bir fikriniz var mı? Ya da ne kadar korkutucu olacağı hakkında bir deneyiminiz! Ya da beklemek denilen şeyin ne olduğunu gerçekten biliyor musunuz? Rüzgarın…
Sabahın erken saatlerinde uyanmasa minik yavrum belki kendimi mahkum ettiğim yataktan çıkmayacağım. Sadece uyumak istiyorum. Her şeyden kaçmak için uykuya tutunmaya ihtiyacım var. Evet işte tam olarak eksiğim bu...…
Sabahtan beri şehri yukarı aşağı yürümüştü. Ayakları artık onu taşıyamayacak hal almıştı. Parkın tenha köşesine çekilip oturdu. Etrafını izlemeye koyuldu. Bu şekilde bir süre dinlenip nefesini toparladı. Şimdi tükenmiş bütün…
Dışarıdan sızan ışığın aydınlattığı koca bir koğuş, hatta yan yana dört koğuş. Evet nasıl anlamlandırmak istersen bu karanlığı öyle bir yer işte. İlk karşısında durduğumda usulca eşime yaklaşıp kimler…