Çocukluk arkadaşı deriz ya,
Şimdi bakıyorum da…
yanlış diyormuşuz,
Meğer o çocuksu dostlukları
hafife alıyormuşuz…
Çocukluk arkadaşı,
Deyip geçiyormuşuz,
Sonra yıllar geçerken,
Nasıl da anlıyormuşuz ki,
Aslında dostluğun hasını,
çocuksu dostluklarda…
bırakıyormuşuz…
Hatırlasanıza menfaat yok,
Çıkar yok, benlik yok.
Sevap da bir, günah da bir,
Gece de bir, gündüz de bir
Söz de bir, öz de bir,
Ağlarken bir, gülerken bir,
Meğer ne safmışız…
Hem dost, hem arkadaş,
hem canmışız.
Mesela hiç unutmam;
Dilimiz yara olana kadar…
çitlediğimiz çekirdeği,
Sabaha kadar…
konuştuğumuz cini, periyi, meleği,
Babamızdan yasaklı
Metin Akpınar, Zeki Alasya kasetleri,
Hepsi birbirinden komik parodileri,
Elimizde volkmen kasabanın sokakları,
Zorluyorduk bütün ahlaki sınırları…
Annemizden yerken terlikleri,
Bir türlü girsin istemezdik akşam vakitleri,
O sokak senin, bu sokak benim,
Bozardık bütün akitleri,
Unuturduk bütün tembihleri.
Üçtü, beşti, yediydi, ondu sayımız
Arkadaştan öte, kardeşlikten….
geri değildi dostluklarımız,
Yediğimizi, içtiğimizi paylaşır,
Akşama kadar gezer, tozar, şakalaşır,
Birbirimizin derdine saklamadan ağlaşır,
Ya bir kavak gölgesinde serinler,
Ya bir akasya ağacı, selviler..
Ya bir çay kenarı, ya bir göze başı toplaşır,
Biz deriz kır, siz dersiniz piknik,
Hayat buydu bizim için bir günlük…
Gizlimiz yoktu birbirimize,
Bakarken anlardık gözlerimize,
Riya, haset giremezdi sözlerimize,
Dua ederken ellerimize…
Hidayet dilekleri…birbirimize
Abdesti birbirimizden,
Namazı abimizden,
Sohbeti hocamızdan,
Bir ilgi, bir heves, bir heves…
Yani bıraksalar Cennetteyiz bir nefes
Öyle kötü alışkanlıklarımız yoktu zaten
Oradan, buradan derken bir bakmışın yine
Dinden, diyanetten…
Şaka değil bir ara uçacaktık samimiyetten.
Fedakarlık, vefa, sırdaşlık her bir hasletten,
Ne bileyim sanki tırnaktan, etten…
Yani nasıl desem her şeyin ilkini,
Dolduruyordun henüz dupduru zihnini,
Meğer yaşıyormuşuz…
Ömrümüzün en güzel iklimini,
Tadıyormuşuz gerçek dostluğun lezzetini.
Demiştim ya… dostluklar…
Ah neredesin çocuksu dostluklar …