Ey sevgili ey dilber, olamadın yâr bana,
Hasretin ayrı keder, hâtıran hep âr bana.
Sana gülüm demiştim, dökülüp hâr olmuşşun,
Şimdi bütün besteler feryâd, figân, zâr bana.
Vefâsız bir kalbedir sitemim aşka değil,
Deme sakın şu çiçek, bu çiçek, hem gül de var.
Bir gonca güldür benim sevdâm hiç başka değil,
Aşka sevdâya dair ne varsa hep gülde var.
Bülbülün derdi sanma ki hâr ile güldendir,
Arz-u hâlden bîhaber sitemkâri dildendir.
Madem ki reh-i sevdâ cevr-i cefâdır ey dîl,
Aşk ile serden geçip bu şikâyet nedendir.
Her gülün kaderidir bir gün sararıp solmak,
Zemherî bakışların mezar olur bahara.
Müebbetin adıdır nazarına hapsolmak,
Bilmem ki gözlerin mi, zindan mı daha kara.
Tutkunum o dildâra, özümden âvâreyim,
Tâkatim yok firâra, mahkûm-u bîçâreyim.
Râzıyım müebbeten yatmaya gülzârında,
Ne hâr-ı güle küskün, ne bülbül-ü zâreyim.
Bahçemin soylu gülü, kalpte mihmânımsın sen,
İstemem gayrı, bana sen gibi yârân yeter.
Bûyun olmasa ne gam, rûh-u revânımsın sen,
Dîdeme nûr olan o reng-i dilâran yeter.
Ey bülbül bir saâdet yok bu gülzârda sana,
Neşesi nâdirâttan, ağlamak ise mûtât.
Ne şu rengine aldan gülün ne kokusuna,
Hazzı gitmiş hasretin, keyif vermiyor vuslat.
Var mı dünyâda acep böyle güzel gül gibi,
Güzel gören demez mi: “Ah ne güzel gül gibi.”
Gül gibi bir güzeli, görenler bülbül olur,
Bülbülü mes’ûd etmez, başka güzel gül gibi.
Yansa da hep derûnun, âleme şendağ görün,
Âyân etme derdini, el nigehbân olmasın.
Sulasın göz yaşların yüreğini gün be gün,
Güller açsın kalbinde, gönül bahçen solmasın.