Bugün, 25 Mayıs, Büyük Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in ölüm yıldönümü. İlk kez üstadla lise ikinci sınıfta tanıştım. Gaziantep Bayraktar Lisesinin kütüphanesine bağışlanmış Şiir kitabı haftalar boyunca bende kalırdı. Şiirlerini görünce çarpılmış gibi olmuştum. Tanıştığım sene neredeyse bütün şiirlerini ezberledim. Şehirlerin Dışından, Ne İleri, Ne Geri…. Geceye Şiir….Kaldırımlar, Sayıklama, Otel Odaları…. Türkçe’nin en güzel şiirleri belki de bu şiirler.
Yıllar içinde neredeyse bütün külliyatını okudum. Türkçesi, kendine has cümle yapısı, müthiş hayal gücü eseri çarpıcı imajlar, İngiliz metafiziklerinin ayağına su dökemeyeceği benzetmeler, kıvrılan ahenk, haykıran ses, ritm, ölçü, …… bu Türkçe’ye çarpılmıştım. Güzel Türkçe’miz Necip Fazı’ın kaleminde kıvrılan, haykıran, kasırgalaşan, gökler gibi gürleyen, bülbül gibi şakıyan, bazen de bir sessizlik çağlayanı içinde Yunuslaşan öteler buudlu ince bir sese dönüşüyordu…… Birçok şiirini reddettiğini yazıyordu. Kitabının ilk baskısına aldığı şiirler sonraki şiir kitaplarında yoktu. Bu şiirlere ulaşmak için Beyazıd Kütüphanesine gitmiştim. Maalesef ordaki kütüphanedeki kitaptaki şiirlerin üstü tükenmez mavi kalemle iyice karalanmış okunmaz hale getirilmişti. Bu bir cinayet değil mi? Ne yazmışsa yazmış, insanlar bir karada kalmıyor zaman içinde değişip başkalaşıyor. Neden geçmişimizi yok etmeye çalışırız ki?
Maalesef Necip Fazıl’ın bu Türkçe gücünü çoğu kimse farketmiyor, farketmek istemiyor, büyük bir gaflet ve kör bir bağnazlıkla. Maalesef, onun sanatından ziyade, siyasi fikirleri hep daha önde gösterildi ve sadece bir kesimin tekelinde kaldı eserleri. En büyük kutsallarını bile şahsi menfaatleri uğruna bozuk para gibi harcamaktan çekinmeyen siyasiler… onu da sırf bir siyasi şair gibi gösterdiler. Sırf siyasi duruşundan dolayı, bazı bağnaz, radikal yayınevleri Necip Fazıl’ın o güzelim şiirleri antolojilerine bile almadılar, hala da almıyorlar. Onu sevenler de, maalesef, Sakarya Türküsü gibi bir kaç şiirinden başka O’nun ne romanından, ne tiyarto eserlerinden, ne hikayelerinden, ne de hatıratından yeteri kadar haberdar oldular.
Sloganlaştırlan, vatan millet sakarya edebiyatından kurtarılması gerek bir Edebiyatçımızdır Necip Fazıl. O’nu belli bir kesimin elinden kurtarılıp, eşsiz Türkçe’sinin bütün kesimlere sevdirilmesi bir ödevdir belki de.
Güzel bir Türkçe yazı okumak istediğimde Necip Fazıl’ın bazı eserleri ilk aklıma gelenler olur. Kitaplarımdan ayrılacağım Yurt dışına ilk çıkışta yanıma Türkçe güzel bir şeyler alayım dediğimde Hikayelerim kitabını seçmiştim. Annesütü gibi Türkçe… Son yurt dışına son çıkışta da yanıma sadece bir kitap aldım yüzlerce kitap arasına; o da Üstadın şiirleri oldu…
Yolda yürürken bazen şiirleri gelirdi aklıma; belki bir saat, belki de bir saatten daha fazla hiç durmadan ezbere okurdum o şiirleri. Yolda görenlerin bu adam kendi kendine ne söyleniyor diyeceklerine aldırmadan, şiirlerin ‘o beldesinde’ “Dünyamızdan ayrı bir cihana”….. seyahat ederdim.
Her ne kadar yıllar içinde bazı fikirlerine katılmasam da, üzerimde çok derin tesiri olan şairlerden biri oldu. Nur içinde yatsın. Allah gani gani rahmet eylesin. Videoda yine geçen yıl ekim ayında bir gurbet akşamınıda yürürken okuduğum üstadın kaldırımlar şiirinin 2. ve 3. kısımlarından ezberimde kalanlar.
tebrikler Varşolalı…